Ocak 2023 Tarihinde Tekrar Baskılar

Tehlikeli Oyunlar

Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.

Günlük

Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü...

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Hayranlık duyduğu bir yazara daha çocuk yaşlardan itibaren âşık olan fakat söz konusu yazar tarafından hiçbir zaman, hiçbir biçimde fark edilmeyen, bilinmeyen isimsiz bir kadının kaleme aldığı bir mektup formundaki Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig’ın okuru derinden kavrayan eserlerinden biri.

Uygarlık Süreci / Cilt 1
Sosyo-Oluşumsal ve Psiko-Oluşumsal İncelemeler

Norbert Elias’ın başyapıtı Uygarlık Süreci kadri sonradan bilinen nadir kitaplardan biridir. İlk kez 1939’da İsviçre’de yayımlandığında kimselerin ilgisini çekmedi. 1969’da yapılan ikinci baskısı da pek dikkat çekmedi. Kitabın değeri ancak 1976’da Almanya’da yayımlandığında anlaşıldı ve Elias’a sosyolojinin klasikleri arasındaki hakkettiği yerini kazandırdı.

4 Hane 1 Teslim

4 Hane 1 Teslim babalar ve oğullarının, anneler ve kızlarının, sersefillerin, arafta kalanların, hayallerinden uzağa düşenlerin romanı… Haneler, aileler… Dualar ve beddualar…

Çekiç ve Gül
BEHZAT Ç. - Bir AnKara Polisiyesi

Emrah Serbes’in bir fenomen olan Behzat Ç.’si, Çekiç ve Gül’de bu defa öyküleriyle “ortamlarda” kol geziyor.

Feminizm Kendi Arasında

Aksu Bora’dan feminizmin tartışma gündeminde yolculuk yapan yazılar.... Geze geze, baka baka. Türkiye’de kadın hareketinin ve feministlerin 1980’lere uzanan deneyimini hatırlayarak... Kadınların temsili meselesinde “bütün kızlar toplandık” havasının dışına çıkarak... Kadın “tiplemelerini,” kadın “karakterleri” ve kadınlarla ilgili bütün “tasnifleri” kurcalayıp, neyi anlattıklarına veya neyi anlatamadıklarına bakarak... Dünyanın dört bir yanından bambaşka kadınların deneyimlerine neşeli bir merakla açılarak...

Diriliş

Bireysel vicdanın uyanışını anlatırken hukuk sisteminin adaletsizliğini, imkânsız bir aşk öyküsünü resmederken Hıristiyanlığın kalıplaşmış yanlışlarını ele alan Diriliş, Tolstoy’un hem bireyi hem toplumu eleştirdiği en acımasız romanıdır.

Gazap Üzümleri

Gazap Üzümleri, bir toplumsal krizin etkilerinin epik bir anlatıyla gerçek bir sanat eserine dönüşmesinin Amerikan edebiyatındaki en güzel örneği.

İvan İlyiç'in Ölümü

Tolstoy’un büyük bir samimiyetle anlattığı bu kısa ama etkileyici roman, insan doğası, hayatın anlamı ve ölümün gerçekliği gibi temel sorulara cevap arıyor.

Sakin Olmak
Yaşlanırken Kazandıklarımız

Mutsuz Olmak ve Aşk adlı kitaplarıyla tanıdığımız felsefeci Wilhelm Schmid, Sakin Olmak’ta hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sakinlik kavramını ele alıyor ve onu doygun bir yaşamla ilişkilendiren önemli ipuçları veriyor.

Seksen Günde Devriâlem

Seksen Günde Devriâlem, dünya edebiyatının en ilgi çekici karakterlerinden Phileas Fogg’un macera dolu yolculuğunu anlatıyor. Uçağın henüz icat edilmediği yıllar… Kısıtlı ulaşım koşulları, yolcuları bekleyen tehlikeler…

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Sadeleştirilmiş Basım

Edebiyatımızın sürekli ilgiyle okunan başyapıtlarından Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, eğlencenin, mizahın ve heyecanın bir an bile eksilmediği bir dünyayı anlatıyor.

Sevecendir Gece

Fitzgerald, 1920’lerin yüksek burjuva hayatının, gösterişli partilerinin yarattığı yanılsamanın eleştirisini, savaşın gölgesinde birbirine tutunan Nicole ve Dick’in hayatları üzerinden sunuyor.

Goriot Baba

Goriot Baba Restorasyon dönemi Fransası’na damgasını vuran burjuva hayatının toplumda yarattığı trajediyi gerçekçi bir üslupla resmediyor.

Post-Post-Kemalizm
Türkiye Çalışmalarında Yeni Arayışlar

Post-Post-Kemalizm, konuyu hem siyaset bilimi, kadın çalışmaları, dış politika ve tek parti dönemi çalışmaları bağlamında sosyal bilim disiplinleri açısından; hem liberal söylem, kültür politikası, laiklik, vesayet eleştirisi, İslâm ve siyasal partiler bağlamında tematik olarak ele alan makalelerden oluşuyor.

Tutunamayanlar

Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar."

Kendine Saygı
Başkalarıyla Daha İyi Geçinmek İçin Kendini Sevmek

Psikiyatri uzmanları Christophe André ile François Lelord Kendine Saygı’da aile içinde, iş yaşamında ve ikili ilişkilerde bu hassas kavramı tüm boyutlarıyla tartışıyor, örnek vakalarla ve bilimsel araştırma sonuçlarıyla konuyu somutlaştırarak okuru etkin biçimde eserin içine katmayı başarıyorlar.

Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik

Müslüman toplumlarda cinsellik konusunda son yıllarda önemli çalışmalar yapıldı, ama bunları bir araya getiren bir derleme bugüne kadar yayınlanmamıştı. Türkiye, Filistin, Pakistan, Fas, Nijerya gibi farklı ülkelerden araştırmacıların makalelerinin yer aldığı Müslüman Toplumlarda Kadın ve Cinsellik, bu alandaki boşluğu dolduruyor.

Beyin Ekran

Ulus Baker, sinemanın öykü ve enformasyon sunma yönünü değil düşünme ve tahayyül etme yetisinin yani düşünce-imajının, montaj-düşüncenin yaratım olanaklarını araştırdı. Beyin Ekran üç bölümden oluşuyor: Minör-düşünce: Zaman-imaj ya da Video-imaj: Godard, Bresson, Tarkovski; Montaj-düşünce: Şok-imaj: Eisenstein, Güney, Lanzman; Aralık-düşünce: Rizom-İmaj: Vertov. Beyin Ekran, Baker’in sinema yazılarının bir montajıdır, onun deyişiyle “düşünen” bir kitaptır

Beyaz Geceler

İsimsiz bir anlatıcının ağzından yalnızlığı ve karşılıksız aşkı dinlediğimiz dört gece ve bir sabahlık yalın bir hikâye.

Annemin Kaburgası

Annemin Kaburgası, kimliğinden onur duyanların, aşkı özgürce yaşayanların, göçmenliğin dilini en iyi bilenlerin, cinselliğin üzerindeki toplumsal tahakküme meydan okuyanların, basmakalıp değerlerden ve birörnek yaşam biçimlerinden usananların öyküleri.

Aşkın Okunmaz Kıyıları

Osmanlı İmparatorluğu ardında bir yığın ulus devlet bıraktı. Bu ulus devletler arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin benzersiz bir yeri vardı, çünkü İmparatorlukla arasında bir kimlik sürekliliği olan Cumhuriyet Türkiyesi ulusal kültürünü oluşturmak için "kendi" edebiyatını yabancı olarak gösterecek bir söyleme ihtiyaç duyuyordu. Alfabe değişikliği, dil devrimi ve eğitim politikaları bu amaçla devreye sokuldu.

Milliyetler ve Sınırlar

Barış ve demokrasiye dayalı bir “yeni dünya düzeni”nin kurulacağı beklentileri, Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu’daki savaş meydanlarında imha olmak üzere. Kendiyle barışık, çok-kültürlü demokratik toplumların henüz çok uzağındayız. Batılıların “Doğu Sorunu” diye adlandırdığı sorunlar yumağı dirildi. Yerasimos, ’80’lerin ortalarından başlayarak kaleme aldığı jeopolitika yazılarında bu ürkütücü gelişmenin nedenlerini arıyor; Birinci Dünya Savaşı ile birlikte tarihe karışan Avusturya-Macaristan, Osmanlı ve Rus imparatorluklarının dağılmasıyla gündeme gelen uluslaşma ve ulus-devlet sınırlarının çizilme süreçlerini inceliyor.