Yemek Kültürü

İstanbul'u Doyurmak
Gıda İaşesinin Politik Ekonomisi

Osmanlı döneminde İstanbul’un iaşesine ilişkin birincil kaynakları, tarihî, antropolojik ve coğrafi çalışmaları kullanarak gıda sisteminin özelliklerini belirleyen Türkkan, bu sistemin 19. yüzyıldaki çözülüşünü takip ederek Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan geniş bir tarihsel süreçte gıda rejiminin son derece etraflı bir analizini yapıyor. 1980’lerden itibaren gündelik hayatta/ ekonomide yaşanan dönüşüm ve değişimlerin, neoliberal politikaların, küreselleşmenin, sermaye piyasalarının, tedarik zincirlerinin izini sürerek İstanbul’un nasıl doyurulduğunun/doyduğunun günümüzdeki dinamiklerine daha yakından bakıyor.

Buyurun Ziyafete
Kısa Bir Aile Tarihi, Yemeğin Kuramsallaştırılması Üzerine Bir Söyleşi ve Seçme Yazılar

Kendi kaleminden kısa bir aile tarihiyle başlayan kitapta Milor soyadının “gizemini”, ailesindeki Milli Mücadele yanlılarını ve saltanatçıları öğrenmekle kalmıyor, Milor’un köklü geçmişine dair de önemli bilgiler ediniyoruz. Milor’un, kitabı yayına hazırlayan Besim Hatinoğlu’yla yaptığı uzun söyleşi “gastronomik otorite” kavramını, damak tadının gelişimini kendi hayat hikâyesi ve daha önce hiç söz etmediği ilginç anekdotlar ışığında ele alıyor. Son kısımsa farklı temalar altında toplanmış, her biri ayrı ayrı önemli noktalara işaret eden seçme yazılarından oluşuyor.

Ortaya Karışık

Ekmek, çorba, pilav... Mezopotamya’dan Osmanlı’ya, dünyanın dört bir yanından çeşit çeşit köfte... Tarihte balığa atfedilen simgesel anlamlar, her geçen gün daha az tutulur hale gelen lüfer, üzerine şiirler yazılan hamsi, denizlerin “çirkin kral”ı fener, mitik dülger balığı, midye dolma... Nüfus kâğıdında “doğum yeri” olarak İstanbul-Türkiye yazan lokum, yapılışı müthiş basit ama lezzetli kar helvası, acıbadem kurabiyesinin torunu makaronlar, kışların vazgeçilmezi boza... Küreselleşen dünyanın, bin bir tür çeşide sahip zincir kahve dükkânlarıyla rekabete giren geleneksel kahvemiz... Artun Ünsal, Ortaya Karışık’ta kendine has anlatımıyla bunların hepsine değiniyor. Ama işi mutfakta, sofrada bitirmeyip “yemek sevdası” üstüne de düşünüyor

Tarçın ve Barut

Tarçın ve Barut’ta korsanlar tarafından kaçırılan bir aşçının kendisini kaçıran acımasız kaptana karşı nefretten sevgiye, düşmanlıktan romantizme doğru evrilen duyguları bir korsan gemisinin içinde iyi yemek yapma mücadelesiyle birleşiyor.

Ev Hanımlarına Mahsus Alafranga Pastacılık

Son dönem Osmanlı toplumunda “Batı terbiyesiyle yetişmiş aydın” tiplemesinin en güzel örneklerinden olan Rabiha Rifat Hanım tarafından kaleme alınmış Ev Hanımlarına Mahsus Alafranga Pastacılık pastalardan  kurabiyelere, bisküvilerden simite kadar geniş bir yelpazede 41 tarif içeriyor. Gerek kullanılan malzemeler gerek yapılış şekilleri dikkate alındığında Avrupa’dan “uyarlama” diyebileceğimiz de bir kitap bu. Ancak her durumda hem ardında yatan sosyal tarih, hem yazarının kimliği, hem de içerdiği tarifler açısından önemli bir kitap.

Nadide Bir Goncadır Enginar

Artun Ünsal, Nadide Bir Goncadır Enginar’da meyve ve sebzelerin renkli dünyaları arasında keyifli bir yolculuk yapıyor: Etimolojiden ve mitolojiden yararlanarak âdeta bir dünya tarihi panoraması sergiliyor, doğru bilinen yanlışları düzeltiyor, yepyeni bilgiler sunuyor, aralara lezzetli tarifler serpiştiriyor. Ayrıca Türkiye’de zeytinciliğe ve zeytinyağı üretimine de yakından bakıyor.

Ortaçağ'da İslâm Mutfağı
Kısa Bir Tarihçe Eşliğinde 174 Yemek Tarifi

Ortaçağ’da İslâm Mutfağı, karmaşık pişirme teknikleri ve geniş yemek yelpazesiyle dönemin Avrupa mutfağına göre katbekat gelişmiş Ortaçağ Arap mutfağını daha yakından tanımak, hatta belki sofralarımıza misafir etmek için eşsiz bir kaynak.

Dört Mevsim Mehlika
"Anneannem dedi ki..."

Mutfak tutkusunu anneannesinden alan Işıl Ertunç’un, Dört Mevsim Mehlika’sı alışıldık bir yemek tarifi kitabının ötesine geçiyor: Çocukluk ve gençlik hatıralarına, anneannesiyle geçirdiği zamanların hikâyelerine, ailecek toplandıkları sofralardaki muhabbetlere, gelenek göreneklere dair anekdotlara, unutulmuş ya da az bilinen tariflere de yer veren Ertunç, okuru için geniş ve zengin bir sofra kuruyor.

Aile Aşçısı
100 Türlü Sebze, 100 Türlü Çorba, 100 Türlü Yumurta Pişirmek Usulleri

1871’de doğan, çok farklı alanlarda irili ufaklı onlarca kitap yazmış Avanzade Mehmed Süleyman’ın kimisini Fransızcadan çevirdiği, kimisini İstanbul ve saray mutfağından çıkardığı, o dönem “Aile Aşçısı” serisinde topladığı sebze, çorba ve yumurta pişirme usullerine dair üç ayrı kitapçık Aile Aşçısı’nda bir araya geliyor.

Mutfak Okulu

Güzin Yalın, Mutfak Okulu’nda türlü insan tiplerinin renkli bir manzarasını sunmakla kalmıyor, hem yemek yapmanın kimileri için iyileştirici ve teskin edici etkisini gösteriyor hem de geçmişle hesaplaşmanın zorluklarını sezdiriyor... Hayatın içinden leziz bir mutfak hikâyesi...

Lezzet Fetihleri
Üç Büyük Baharat Kentinin Yükselişi ve Çöküşü

Michael Krondl, Lezzet Fetihleri’nde tüm bu çerçevelerde olağanüstü zenginliklere, maceralara, acımasız kıyımlara sebep olan, imparatorlukların kaderini değiştiren baharatların hem yemek tarihinde hem de dünya tarihinde oynadıkları rolü ele alıyor.

Kitâb-ı Me'kûlât
Bilinmeyen Bir Osmanlı Yemek Kitabı

Kiitâb-ı Me’kûlât’taki tarifleri dünyaca ünlü şef Musa Dağdeviren’in asıllarına sadık kalarak ancak günümüzde kullanılan ölçüler çerçevesinde yaptığı uyarlamalarla birlikte okumak, Osmanlı mutfağına ve kitabın yazıldığı dönemin özelliklerine dair önemli bilgiler sunuyor.

Âdâb-ı Taâm
Osmanlıca Âdâb-ı Muâşeret Kitaplarında Sofra ve Yemek

Âdâb-ı Taâm, 1890-1927 yılları arasında yayımlanmış, belirlenebilen bütün Osmanlıca görgü kuralları kitaplarından yeme, içme ve sofra adabına ilişkin metinlerin yer aldığı kapsamlı bir seçki: Eş dost yemeğe nasıl davet edilir; masada kim, kimin yanına oturur; yemek nasıl dağıtılır; ziyafet düzenlemenin incelikleri nelerdir; aile arasındaki yemeklerde, kahvaltılarda nasıl hareket etmek gerekir; Avrupaî usulde yemek nasıl yenir; yemek davetleri için nasıl giyinmek gerekir…

Sebzelerin Efsanevi Tarihi

Fransa’da 2008 yılında ünlü aşçı Eugénie Brazier anısına verilen ödülü (Prix Eugénie Brazier) alan Sebzelerin Efsanevi Tarihi, sebzelerin şaşırtıcı zenginliğine lezzetli bir yolculuk...

"Osmanlı Hanımları" Mutfakta
Osmanlıca Kadın Dergilerinde Yemek ve Mutfağa Dair Makaleler

“Osmanlı Hanımları” Mutfakta da 1880-1926 yılları arasında yayımlanmış çeşitli Osmanlıca kadın dergilerinde yemek, sofra kültürü, beslenme alışkanlıkları üzerine çıkan makalelerden renkli bir seçki sunuyor: Mutfağın ve yemek odalarının nasıl düzenlenmesi gerektiğinden bazı pratik bilgilere, küçük çocukların yemeleri gerekenlerden onlarca çeşit tarife, sofrada uyulması gereken görgü kurallarından “et mi yemeli, ot mu” gibi sorulara, sebze yemeklerinden çorbalara geniş bir malumat yelpazesi…

MutfakTarih
Yemeğin Politik Serüvenleri

Mutfaktarih, önce yerel örneklere eğiliyor: Yeme içme alışkanlıklarının nasıl dönüştüğüne, milli mutfak kurgusuna, domuz eti tartışmalarına, mutfak kültürünün rafine biçimlerde sunulmasının aşamalarına odaklanıyor. Ardından savaşlar ve propaganda aracılığıyla dönüşen uluslararası mutfak kültürüne, beslenme rejimlerine, kalori ve istatistik tartışmalarına, diplomasinin sofra etrafında gelişen taktiklerine, devletin mutfağa nasıl müdahil olduğuna eğilerek zengin bir çerçeve çiziyor.

Mutfaklardan Taşan Öyküler

Tijen İnaltong bu sefer karşımıza farklı bir hikâyeyle çıkmak ve her yaşamın bir öyküsü olduğunu anlatmak istedi. Kimi mutfağımızı dünyaya tanıtmış, kimi Anadolu’nun unutulmuş tariflerini derlemiş, kimi atasından gördüğü yöntemlerle üretim yapmayı sürdüren, kimi ise hiçbir zaman mutfaktan çıkamamış, alnından akan teri silip yaşamın içine dalamamış elli beş kişinin mutfak öyküsü var bu kitapta.

Yemek İçin Yaşamak
Yiyeceklerle Dünya Tarihi

“Büyük basın patronu Lord Northcliffe, muhabirlerine kamuoyunun ilgisini çekecek dört konu olduğunu söylemişti: suç, aşk, para ve yemek. Bunların yalnızca sonuncusu temel ve evrenseldir. Suç, en kötü düzenlenmiş toplumlarda bile, azınlığın ilgi alanıdır. Parasız bir ekonomiyi yahut aşksız üremeyi hayal edebiliriz ama yiyeceksiz hayatı edemeyiz.

Meyve Ağacından Hikayeler

“Bizleri sevmeyen insanların birbirlerini de sevemeyeceğine inanırız biz ağaçlar. Bir anne nasıl karşılık beklemeden, koşulsuz severse bebeğini, biz de sizi öyle seviyoruz. Bizimle ilgilenmeseniz de meyvelerimizle sizi doyurmayı sürdüreceğiz. Yine de bize iyi davranmanızı diliyoruz.

Antik Çağda Bağ ve Şarap

Antik Çağ’da Bağ ve Şarap, bir içecek olarak gündelik hayatın her gün daha fazla içine yerleşen, sosyal alışkanlıkları etkileyen şarabın bir anlamda çocukluk dönemini anlatır. Bağ ve şarap sanatının bugün ulaştığı noktanın arkasında binlerce yıllık bir birikim vardır ve Avrupa’nın modern bağcıları ve şarap üreticileri bu birikimin varlığını “şarap ve bağ tarihçileri” vasıtasıyla bilirler.

Bir Ot Masalı

Tijen İnaltong otlarla, bitkilerle, doğayla bir aşk ilişkisi yaşıyor. Aşkını da bu kitapta, Bir Ot Masalı’nda anlatıyor. Gençlik çağı aşkı değil bu, daha olgun daha gerçekçi. Otların faydalarını, mevsimlerini şekillerini, huylarını Latincesinden Lazcasına kadar tüm adlarını ve otlarla hazırlanan 153 tane yiyecek-içecek tarifini öğreniyoruz.

Ayıntab'tan Gaziantep'e Yeme İçme

Yarısı Akdeniz bölgesinde, yarısı Güneydoğu Anadolu'da; hem Akdenizli hem Doğulu... Gaziantep tarih boyunca büyük şehir olma özelliğini hep korumuş. Anadolu ile Arap dünyası arasındaki geçiş yollarının üzerinde olduğundan, bu yollardan geçen bütün kültürlerden etkilenmiş.

Aşk ve Yemek

Aşk ve yemek, vazgeçilmez iki ihtiyaç ve zevk... Ne kadarı ihtiyaç, ne kadarı zevk? Hem besinsel, hem cinsel açıdan belirli bir doyuma ulaşmamız gerek, ama bu doyuma hangi noktada ulaşırız. Besinin besinsel olmayan işlevleri ve cinselliğin cinsel olmayan işlevleri var. Willy Pasini kendine has üslûbuyla bu konulara eğiliyor. İtalyanlarla yaptığı çalışmadan sonra, bu kitapta Fransızlar üzerinde yaptığı anketin sonuçlarını inceliyor, aşk ve beslenme alışkanlıklarını ortaya çıkarıyor.

Tarih Boyunca Yemek Kültürü

Yemek yemek de başlı başına bir kültür, bir yaşam biçimi aslında. Hani “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” denecek kadar belirgin farklılıklar var her toplumun yemek kültüründe. İnsanoğlu var olmaya başladığından itibaren doğada gördüğü her canlıyı nasıl yiyeceğe dönüştürebileceğinin hesabını yapmış sanki.