İletişim Klasikleri ve Dünya Edebiyatı (seçme) - 6. sayfa

Saydam Şeyler

Saydam şeyler, asık suratlı, sakar bir kişi olan kahramanımız Hugh Person’ın İsviçre’ye yaptığı dört ziyaret çevresinde gelişiyor. Genç bir yayıncı olan Hugh, R. ile görüşmeye gönderilir. Yolda Armande’ye âşık olur ve defalarca aşağılandıktan sonra, onu arsız bir İskandinavyalı’nın elinden alarak evlenirler. Birlikte New York’a döner. Sekiz yıl sonra -bir cinayet, bir süre delilik ve kısa bir tutukluluğun ardından- Hugh, geçmişinin izlerini yakalamak için yalnız başına duygusal bir yolculuğa çıkar.

Bir Yazarın Güncesi

Virginia Woolf öldüğünde, ardında kendi elyazısıyla doldurulmuş 26 defter bıraktı. Woolf 27 yıl boyunca bu defterlerde, neler yaptığını, kimleri gördüğünü, özellikle bu insanlar hakkında, kendisi hakkında, yazdığı ya da yazmayı umut ettiği kitaplar hakkında neler düşündüğünü neredeyse kesintisiz denebilecek bir şekilde kaydetti.

İnfaza Çağrı

“Yasa uyarınca, idam hükmü Cincinnatus C.’ye fısıldanarak bildirildi. Herkes birbirine gülücükler saçarak ayağa kalktı.” İNFAZA ÇAĞRI (...) “Yaratıcı bilinci dolduran hilelerle imgelerin beraberce kurdukları bir oyun ya da daha doğrusu Cincinnatus’un yaratıcı cinnetinin hikâyesi” VLADISLAV HODASEVİÇ

Bay W. H.'nin Portresi

William Shakespeare’in ünlü Soneler’ini ithaf ettiği Bay W.H. kimdi? Oscar Wilde Bay W.H.’nin Portresi’ni 1895’te yayımladığında, Londra’daki düşmanlarına kendisini küçümsemeleri için gerekli her şeyi vermişti. Shakespeare’in Soneler’ini genç bir erkeğe duyduğu aşk sonucunda yazdığını iddia eden bir karakterin kuşaktan kuşağa, gizli bir inanç gibi yayılan teorisini anlatan bu labirentimsi hikâye, yıllar sonra ortaya çıkan genişletilmiş haliyle ilk defa Türkçe’de.

Önemsiz Bir Adamın Günlüğü

“Sırf ‘önemli biri’ olmadığım için benim günlüğüm neden ilginç olmayacakmış, doğrusu anlayamıyorum.” On dokuzuncu yüzyılın sonunda orta sınıfa mensup bir Londralı nasıl yaşıyordu? Gros-smith kardeşlerin biraz da ortalığı kaplayan “ünlülerin hayat hikâyeleri” modasıyla alay etmek için kaleme aldıkları bu “günlük”, İngiliz Punch dergisinde tefrika edildikten sonra 1892’de kitap halinde basıldı.

Üç Ölüm
Hikayeler

Üç Ölüm'de Tolstoy'un 1850'lerin ikinci yarısında, otuzlu yaşlarındayken kaleme aldığı beş hikâyesini sunuyoruz. Zenginlik, sefalet, çaresizlik, mutluluk, ölüm, tabiat ve müzikten söz eden bu hikâyelerde yine Tolstoy'un derin insan kavrayışıyla, hiçbir ayrıntıyı ihmal etmeyen keskin bakışıyla ve akıldan çıkmayacak sahne ve kahramanlarıyla karşılaşıyoruz.

Efendi ile Uşağı
Hikayeler

Tolstoy'un hikâyelerinin bu ilk cildinde, yazarın farklı dönemlerinde kaleme aldığı üç önemli hikâyesini okuyacaksınız. Hikâyelerin üçünde de kar yağıyor. En erken tarihli olan Tipi (1856) ölüm korkusu, hayatta kalmak ve hatırlamak hakkında. 1861’de yazılmış olan Polikuşka'nın temelinde Tolstoy'un Brüksel'deyken duyduğu köy hayatıyla ilgili gerçek bir olay yatıyor.

Gece ve Gündüz

Gece ve Gündüz Virginia Woolf'un ikinci romanıdır. Woolf'un "bilinç akışı" tekniğini kullandığı daha sonraki modern deneysel romanlarından farklı olarak klasik gerçekçi üslûpla kaleme aldığı bu eser, olay örgüsü, gerçek mekân tasvirleri ve titizlikle betimlenmiş karakterleri, dönemin atmosferini yansıtan özellikleriyle dikkat çekiyor.

Göz

“O kadınla, o Matilda’yla Berlin’deki émigré varoluşumun ilk yıllarında tanıştım, iki zaman diliminin yirmili yıllarının başlarında: bu yüzyılın ve kendi berbat hayatımın...” Göz, s.11

Yıllar

Virginia Woolf Yıllar’da, üç nesil boyunca Londralı Pargiter ailesinin izini sürüyor. 19. yüzyılın kapanıp 20. yüzyılın aralandığı günlerdeki hızlı dönüşümü, farklı kuşakların gözünden ele alan yazar, böylece bir döneme de ayna tutmuş oluyor. Kahramanlar modern hayatın günlük alışkanlıklarına getirdiği değişime ayak uydurmaya çalışırken, başarısızlıklarla yüklü bir geçmişten sıyrılarak umut dolu bir yüzyıla yelken açıyorlar.

Sebastian Knight'ın Gerçek Yaşamı

“Nabokov, ‘dayanılmazın ağırlığını’ bölüştürüyor; anlatıcı, anlatılan kişi ve metnin arasında oluşan üçgen (...) yüzlere yapışan maskelerin, kim tarafından ve nasıl yapıştığının, yapıştırıldığının, yalnızca sözcükleri ve bu yolla oyunları kurmakla kanıksanabilir olduğunu örüyor.” Nilgün Marmara (Kırmızı Kahverengi Defter)

İnsanlık Durumu

İspanya İç Savaşı’ndan Nazi Almanyası’na, 20. yüzyılın röntgenini çeken Malraux, İnsanlık Durumu’nda Çin devrimi üstünden bir anlam ve değer sistemi olarak siyasal eylemi sorguluyor.

Ses Sese Karşı

Ses Sese Karşı, Cesur Yeni Dünya ile İngiliz edebiyatında distopya türünün yetkin örneklerinden birini veren edebiyatçı ve eleştirmen Aldous Huxley’nin otobiyografik boyutları ağır basan “portre romanları”ndan biri.

Ada ya da Arzu
Bir Aile Tarihçesi

Ada ya da Arzu'da Nabokov okura, hafızamız sayesinde çocukluğumuzu ya da arkada bıraktığımız "altın çağı" yanımızda taşıyabileceğimizi hatırlatır. Bu bilinen, basit düşünceyi Nabokov olağanüstü bir şiirsellik ve şimdi ile geçmişi aynı anda aynı cümlede yaşatabilme gayretiyle ayakta tutar. "Ada ya da Arzu'da Nabokov'un bütün şakaları, aykırılıkları ve tuhaf güzelliğiyle Türkçe konuştuğunu hayranlıkla görüyoruz." ORHAN PAMUK

Lujin Savunması

"….söylemeden edemeyeceğim; bütün Rusça kitaplarım arasında en fazla ‘sıcaklığa’ sahip olan ve bu sıcaklığı yayan Lujin Savunması’dır." VLADIMIR NABOKOV

Flush
Bir Köpeğin Romanı

Elizabeth Barrett Browning’in çok sevdiği İtalya’ya kaçarken beraberinde götürdüğü köpeğin yaşamöyküsünü anlatan Flush’da bu aşk öyküsünü bir de o köpeğin açısından görürüz.

Orlando
Yaşamöyküsü

Orlando, Virginia Woolf’un en tuhaf, en ilginç, mizah dozu en yüksek kitaplarından biridir. Yazar, en büyük eserleri sayılan Deniz Feneri ve Dalgalar arasına sıkıştırdığı ve bir yaz tatilinde bir çırpıda yazdığı bu romanla sıradışı bir kahramanın olağanüstü öyküsünü, İngiltere tarihinin son dört yüzyıl boyunca geçirdiği dönüşümleri ve bunların İngiliz yazınındaki yansımalarını ince değinmelerle, keskin bir mizahla, çarpıcı simgelerle aktarır.

Rua, Dam, Vale

“Bütün romanlarımın en şenliklisi, şu hergelenin cingözüdür. Karmaşık ve esritici oluşunu ne sürgün, ne yokluk, ne özlem etkiledi. 1927 yazında Pomeranya Körfezi’nin kumsallarında yaratıldı, ertesi kış Berlin’de kuruldu ve orada, 1928 yazında tamamlandıktan sonra ekim başlarında, sürgün Rusların yayımevi ‘Slovo’ tarafından Korol’, Dama, Valet adıyla yayımlandı..."

Drina Köprüsü

Bir ülkeyi ve insanlarını, onların üç yüz elli yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün dilinden anlatan olağanüstü bir roman. Nobelli yazar İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milliyetçilikler çağında nasıl değiştiğini anlatıyor.

Lolita

Soylu bir Rus ailesinin oğlu olan Nabokov’un Lolita’sı için özetle cinsel tutkunun dünya çapında en önemli klasiklerinden biri denebilir. Okurların yabancısı olmadığı Nabokov yine dili ustalıkla kullandığı romanında, “beyaz ırktan dul bir erkeğin” küçük “su pericikleri”ne tutkusunu anlatıyor.

Pnin

Pnin’in baş kişisi Profesör Pnin, Lolita’nın Humbert Humbert’i gibi, Solgun Ateş’in Kinbote’u gibi, Vladimir Nabokov’un yerinden yurdundan kopmuş kahramanlarından biridir. Amerikan üniversitelerinden birinde Rus Dili ve Edebiyatı dersleri vermektedir. Pnin bu ‘yeni’ dünyada şaşkındır. Eski Dünya’dan yenisine taşıdığı anıları arasında sevdiği ama aşkına karşılık vermemiş bir eş ve onun oğlu, yürekten sevdiği anadili, eski tarz bir mizah, eski tür bir zerafet, bazı entelektüel ve dilsel incelikler, kimileri kahkahalara yol açan köklü alışkanlıklar vardır. Pnin, diretmeleri, tutturmaları, hayatla ilgili ‘miyopluğu’ içinde günü geçmiş ve komik bir karakter gibi görünür. Ama Nabokov bütün benzer karakterleri gibi, bu şaşkın roman kişisi aracılığıyla da okuru kendi şaşalamaları, kendi çıkmazları hakkında düşündürmek ister.

Bir Günbatımının Ayrıntıları

Orman Cini, Burada Rusça Konuşulur, Sesler, Kanat Çarpması, Tanrılar, Talihin İşi, Liman, İntikam, Lütuf, Bir Günbatımının Ayrıntıları, Fırtına, La Veneziana, Bachmann, Ejderha, Noel, Rusya’ya Hiç Gitmeyen Mektup, Kavga, Çorb’un Dönüşü, Berlin Rehber... TOPLU HİKAYELER1

Umut

Umut, Fransız yazar André Malraux’nun İspanya İç Savaşı’yla ilgili eseri.

Leylak ve Bayrak

Şehre yerleşen köylülüğün yeni varoluş tarzını anlatan Leylak ve Bayrak, John Berger’ın on yedi yılını verdiği “Onların Emeklerine” üçlemesinin son kitabı.