Politika/Siyaset - 31. sayfa

Mısır'ın Sömürgeleştirilmesi

Mısır’ın Sömürgeleştirilmesi, son yıllarda sosyal bilimler alanında en çok ilgi gören kitaplardan biri. Bunda, Timothy Mitchell’ın, Avrupa’nın 19. yüzyıl Mısır’ı üzerindeki kolonyal nüfuzunu yeniden okurken, Michel Foucault, Jacques Derrida ve Martin Heidegger’in kuramlarını yetkin bir şekilde kullanması önemli bir rol oynuyor. Mitchell, Mısır’ın sömürgeleştirilmesi üzerinden modern iktidar ve bilgi biçimlerinin kullandıkları yöntemleri ve dayandıkları metafiziği inceliyor.

Avrupa Yol Ayrımında Türkiye

Türkiye’nin çağdaşlaşması devlet eliyle başladı ve sürdürüldü. İki yüz yıllık bu süreci aynı zihniyetle sürdürmeye olanak yok. Çünkü bu zihniyet artık iflas etmiş durumda. Eğer ülke çağdaşlaşmasını sürdürmek istiyorsa bunun yolu Avrupa’dan, Avrupalılaşmadan geçiyor. Tarihî ve coğrafî nedenlerden bu ülkenin pek başka seçeneği yok. Bugünkü kavga, bu yolu tıkayanlarla açmaya çalışanlar arasında.

İttihat ve Terakki'nin Müslümanları İskân Politikası (1913-1918)

Türkiye’nin nüfus yapısı, büyük oranda Osmanlı’nın son döneminden mirastır. Göç ve iskânın Anadolu’nun Türkleşmesindeki önemini anlamak için kendi aile geçmişlerimize bakmamız yeterli olur. Türkiye’nin etnik ve dinsel yapısının yeniden şekillenmesi, Milli Mücadele’den çok İttihat ve Terakki’nin tam iktidar olduğu yıllara (1913-1918) denk düşer.

Taşra Epiği
“Türk” İdeolojileri ve İslâmcılık

“... Türkleştirme ameliyesi, eklemlendiği her ideolojik yönlenimin tarihselliğinde verili bulunan pozitif işlevi ortadan kaldırıyor ve gerçeğinin sadece kötü bir kopyası olarak varkalmasını sağlıyor. İkincisi de, bu ‘ millileştirme’ çabasının sonucunda ortaya çıkan ‘ürün’, hem kastedilen millî oluşa hem de millileştirilen ögeye uzak kalıp, sadece adıyla varolabildiğinden Türkiye’deki hegemonik bütünün takviyesine katkıda bulunuyor…

Korku Tapınağı
Güçlükonak-Silopi-Lice-Tunceli

Korku Tapınağı’nda Diyarbakır’da kaybolanların, Lice’de zorla koruculaştırılanların, Güçlükonak’ta katledilen köylülerin, Yeşilyurt’ta dışkı yedirilenlerin, Silopi’de kaybedilen HADEP’lilerin, Derebaşı’nda öldürülen gençlerin, Tunceli’de en temel gıda gereksinimlerini bile karneyle karşılayan insanların çığlığını duyacaksınız.

Turan'dan Bozkurt'a
Tek Parti Döneminde Türkçülük (1931-1946)

Genellikle birbirine koşut olarak anılan Türkçülük, Turancılık, Pantürkizm´in özgül siyasal ve ideolojik içerikleri nedir? Türkçülük-Turancılık-Pantürkizm, Türk ulusçuluğunun oluşum dönemine özgü romantik aşırılıkları mı? Yoksa Türkçü-Turancı-Pantürkist akımlar, ulus-devletin ve resmi miliyetçiliğin kuruluş sürecinde de etkilerini sürdürdüler mi?

Ermenilerin Devletleşme Sınavı
Bağımsızlıktan Bugüne Ermeni Siyasi Düşünüşü

Elinizdeki kitap, Ermenistan´ın bağımsızlığını kazanmasından bugüne, Ermeni dünyasındaki siyasi gelişmeleri ve fikirleri inceliyor.Libaridian, Ermeni siyasetinde iki temel grup saptıyor: bir yanda `büyük devlet hayalleri kuran milliyetçi ideologlar, öte yanda Ermenistan´ın bütün komsularıyla -özellikle Türkiye´yle- ilişkilerinin normalleştirmesine yönelik ılımlı ve pragmatik politikaları savunanlar...

Ne Mutlu Türküm Diyebilene
Türk Ulusal Kimliğinin Etno-Seküler Sınırları (1919-1938)

Türk ulusal kimliğine ilişkin hala süregiden tartışmaların kutuplarında iki tasavvur duruyor: Vatandaşlık esasına dayalı anlayış ve etnik-kültürel kimlik esasına dayalı anlayış. Ahmet Yıldız`ın incelemesi, Türkiye`de milli kimliğin inşa sürecinde etnik-kültürel kimlik vurgusunun ve tazyikinin en güçlü olduğu evreyi ele alıyor: 1919-1939 Dönemi.

Türkiye'de Sivil Toplum ve Milliyetçilik

Son yılların sihirli sözcükleri; “Sivil Toplum” ve “Sivil Toplum Kuruluşu” (STK). Hâkim medya söyleminde, devletten ya da politikadan kesilen umutlar, “sivil toplum inisiyatifleri” denen alanda aranıyor; “STK’lar”, saf-temiz, otantik, demokratik bir yurttaş iradesinin tezahürleri sayılıyor. Etkili STK’lara sahip olma özleminin, kimi zaman, “muasır medeniyet seviyesine ulaşma”nın güncel ölçütü gibi düşünüldüğünü görüyoruz.

Sanat ve Edebiyat Üzerine

Sanat ve edebiyat yapıtlarına dair değerlendirmelerinde kendilerinden sonrakilerin kimi zaman muhafazakâr sayılabilecek şematizmine nazaran Marx ve Engels daha çekincesiz, nüktedan ve muzipçe davranmaktan çekinmediler; eleştiriyi ihmal etmeden sanat ve edebiyattan katıksız bir zevk almaktan kendilerini mahrum bırakmadılar. Bu nedenle Sanat ve Edebiyat Üzerine kendisini de zevkle okutan önemli bir eser.

TBMM Devleti (1920-1923)
Birinci Meclis Döneminde Devlet Erkleri ve İdare

Türkiye tarihinin en “tartışmalı” meclisi olan ve Anadolu ihtilâlini başaran Birinci Meclis’te demokratik bir müzakere ve temsililik zemini vardı. “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde” bile hükümet ve ordunun zaman zaman aşırıya kaçan uygulamalarının eleştirildiği Birinci Meclis’te, iktidar ve muhalefet arasında sertleşen tartışmalar yaşanmıştır.

Hemşehrilik ve Şehirde Siyaset
Keçiören Örneği

Yerel siyaset: “Büyük” “ulusal” siyasetin gölgesinde kalan ama milyonlarca insanın gündelik hayatına nüfuz eden bir ilişki ağı… Şehirlerdeki, kasabalardaki bu ilişki ağı, o “büyük” siyasetin de kılcal damarlarını oluşturuyor. Ayça Kurtoğlu bu kitapta, büyük şehir ortamında siyasetin nasıl “işlediğini” inceliyor, Ankara-Keçiören örneğinde.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 1 / Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi (Ciltli)

Cumhuriyet Türkiyesi’nin siyasi fikirleri ve rejimin ideolojik/kurumsal kanavası, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde örülmüştür. “Yeni Türkiye”nin bütün akımlarının izleri, Osmanlı modernleşmesinin siyasal fikirlerinden, İslamda reform arayışından, Tanzimat ve 2. Meşrutiyet’in tartışmalarından başlayarak sürülebilir.

Devletin Rantı Deniz...

Türkiye´de devletin çok büyük (çok çok büyük!) ölçekte gayrimenkulünün bulunduğu ve bu gayrimenkullerin büyük çaplı (çok büyük çaplı!) bir kayırma, zenginleştirme / zenginleştirme kaynağı olduğu biliniyor. Her vatandaşın doğal olarak bildiği bir tür hayat bilgisi bu. Devletin Rantı Deniz... bu doğal ama `soyut` bilgiyi somutluyor. Emekli Sayıştay Denetçisi Ali İhsan Saner devlete ait gayrimenkullerin nasıl yağma edildiğini açık seçik örneklerle ortaya koyuyor: arsa arsa, pafta pafta, ada ada...

1844 El Yazmaları

1843-46 Marx'ın klasik iktisatçılarla ilk tanıştığı yıllardır; bu süre içinde Marx, burjuva iktisadının kavramlarını burjuva iktisadına karşı kullanmak diye tanımlayabileceğimiz bir yöntemle uzun, bir kısmı kaybolmuş defterler doldurur. 1844 El Yazmaları burjuva politik iktisadını ve burjuva iktisat sistemini eleştiren "genç" Marx'ın ilk iktisadi araştırmalarının müsveddeleridir.

Evrensellik, Kimlik ve Özgürleşme

1970’lerden itibaren modernlik eleştirilirken, hiçbir ortak paydada eşdeğerlenemez bir mutlak “farklılığın”, eşitlikten daha önemli olduğu vurgulandı. Siyasal planda ise, kendi iç çelişkilerinde yıpranan, cazibe gücünü yitiren evrensel eşitliğe dayalı özgürlük anlayışının yerini “kimlikler savaşı” almaya başladı. Kültürel kimlikler, cinsel kimlikler, etnik kimlikler, siyasetin önde gelen temaları oldular

Büyük Dönüşüm
Çağımızın Siyasal ve Ekonomik Kökenleri

İlk kez 1944`te `vahşi kapitalizm`in kalesi Amerika`da yayımlanan Büyük Dönüşüm şu cümleyle başlar: `Ondokuzuncu yüzyıl uygarlığı çöktü.` Karl Polanyi`nin çöktüğünü ilan ettiği ondokuzuncu yüzyıl uygarlığının can damarı ve temel biçimlendiricisi, kendi kurallarına göre işleyen piyasaydı; emek, toprak ve parayı metalar haline getiren ve insan toplumlarını uluslararası düzeyde eşi görülmemiş bir kurumsal tekdüzeleşme içinde kendine kayıtsız şartsız bağımlı kılan piyasa sistemi…

Dipsiz Medya

Medya, demokrasi sorunsalı açısından bize bir ikilem sunuyor. Bir yanda, iletişim ve bilgilenme özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından birisi olduğu için, basın-yayın kuruluşları demokrasinin asli kurumları arasında yer alır. Diğer yanda ise, güçlü bir tekelleşme eğilimini içinde barındırarak, bu özgürlüklerin kullanımının çarpıtılması, kısıtlanması ve iktidar ilişkilerine alet edilmesine aktif biçimde katkıda bulunuyorlar.

Yeni Bir Sol Tahayyül İçin

Birikim'den seçilen bu makaleler, yeni bir sosyalist-sol tahayyül için rehber teşkil etmiyor. Daha çok, yeni bir tahayyülün ufkunu anlık olarak ışıtan işaret fişekleri atıldığını söyleyebiliriz.

Türk Düşünce Dünyasının Bunalımı

Türkiye'de düşünce hayatının kısırlığından, düşünce dünyasındaki hafızasızlıktan sık sık yakınılır. Kurtuluş Kayalı, kitabında, bu yakınmayı aktif ve verimli bir biçimde yapmaya davet ediyor: Kısırlığın ve hafızasızlığın nedenlerini sorgulayarak, bu zaafları aşmaya çalışarak... Bunun için, toplumsal ve siyasal düşüncenin devingenlik kazandığı bazı tarihsel bağlamlara dikkat çekiyor.

Kıbrıs'ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu

Türkiye’de yaşayan “ortalama biri”, TC’nin 1974’te Kıbrıs’a salt insani nedenlerle müdahale ettiği sanısına sahiptir. (...) Benzer bir şekilde Yunanistan’da yaşayan “ortalama biri” de, Kıbrıs’ın güneyine S-300 füzeleri yerleştirilmesindeki amacın salt Kıbrıs Rumlarının güvenliği olduğu sanısına sahiptir.(...) Her iki taraftan insanların, bu arada bir ölçüde Ada’da yaşayan Rumların ve Türklerin de bu tarz “düşünceler” taşıyor olmalarının nedeni, bütün sorunların iki milliyetçilikten (Türk ve Helen) kaynaklandığı gerçeğinden habersiz olmalarındandır.(...)

Vatan Millet Kadınlar

Son yıllarda pek çoğu Türkçe’ye de kazandırılan milliyetçilik konulu temel kitaplar, toplumsal cinsiyet körlüğü ile malûller. Milliyetçiliği anlayabilmek için toplumsal cinsiyet ilişkilerine bakmak şart. Aynı şekilde kadınlık ve erkeklikleri anlayabilmek için milliyetçiliği incelemek gerekli.

Türkiye'de Siyasal Partiler Cilt 3
İttihat ve Terakki, Bir Çağın, Bir Kuşağın, Bir Partinin Tarihi

Tarık Zafer’in biliminin ana özelliği “inkılâp tarihi”mizin bu romantik yapısını serinkanlılıkla sorgulaması. Türk toplumsal bilimlerine, siyasetine, tarihine yaptığı en büyük katkı bu kısır döngüyü aşması. Araştırıcı bir kimlikle düne eğilmesi ve uluslaşmayı, ulus-devleti insancıl, hümanist bir açıdan çözümlemesi...

Kürtlük, Türklük, Alevîlik
Etnik ve Dinsel Kimlik Mücadeleleri

Kürt sosyopolitiği alanında bir klasik sayılan Ağa, Şeyh ve Devlet'in yazarı Martin van Bruinessen, ağırlıkla Kürtlerde din olgusuna yönelttiği araştırmaların ilk bölümünde Sünnîliği ele almıştı. (Kürdistan Üzerine Yazılar, 1992). Martin van Bruinessen, bu derlemesinde bu kez heterodoks uzanımlarıyla birlikte Kürt Alevîliği'ni inceliyor.