William Faulkner

1897’de New Albany, Mississippi’de, demiryolu şirketi sahibi Murry C. Falkner ile Maud Butler Falkner’ın dört oğlunun en büyüğü olarak dünyaya geldi. İsmini, asker, avukat, iş adamı, siyasetçi ve yazar olarak tanınan dedesi William C. Falkner’dan aldı (daha sonra bir memurun yaptığı yazım hatası sonucu soyadına “u” harfi eklenince, “Faulkner” olarak kullanmaya devam etti). İç Savaş’tan sonra maddi gücünü kaybeden aile, 1902’de Oxford, Mississippi’ye taşındı. Faulkner 1911’de lise öğrenimine başladıysa da, 1914’te okulu terk etti. Birinci Dünya Savaşı’nda önce Kanada, sonra İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne katıldı. ABD’ye dönüşte, çocukluk aşkı Estelle Oldham’la nişanlandı ancak çift geçinemeyecekleri gerekçesiyle kısa bir süre sonra ayrılmak zorunda kaldı. Faulkner, yaşadığı bunalımın ardından New Haven’e gitti ve burada dünya klasiklerini ve çağdaş edebiyat eserlerini okumaya başladı. Oxford’a geri geldiğinde Mississippi Üniversitesi’ne girerek Fransızca çalıştı ve “Marionettes” isimli tek perdelik bir oyun yazdı. Daha sonra üniversiteyi de yarıda bırakıp New York’a gitti. 1924’te ilk şiir kitabı The Marble Faun’u yayımladı ancak kitap istediği etkiyi yaratamadı. Faulkner, New Orleans seyahati sırasında Amerikan modernizminin önemli isimlerinden Sherwood Anderson ile tanıştı, onun yönlendirmeleriyle ilk romanı Aşk ve Ölüm’ü yazdı. 1927’de kaleme aldığı Flags in the Dust olarak da bilinen Sartoris isimli romanı Faulkner’ın kurmaca kasabası Yoknapatawpha County’de geçen ilk roman olması bakımından önem taşır. Bu romandan sonra parasal sıkıntılar ve zorlu bir yayımlanma süreciyle yüzleşmek zorunda kaldı. Bu dönemde başyapıtlarının ilki olan Ses ve Öfke’yi yazmaya başladı, Kasım 1929’da bu eseri yayımlandı. Aynı dönemde geceleri elektrik santralinde çalışarak Döşeğimde Ölürken’i kırk yedi günde bitirdi, bu süreci -muhtemelen çoğul anlatıcı tekniğine de gönderme yaparak- “güç gösterisi” olarak tanımladı. Bu romanla birlikte adından iyice söz ettirmeye başladı, fakat maddi sorunlarının üstesinden gelmeyi başaramadı, para kazanmak gayesiyle Tapınak’ı yazdı, ancak yine istediği kazancı sağlayamadı. Bunun üzerine dönem dönem Hollywood’da senaryo yazarlığı yapmaya başladı. 1932’de yine çoğul anlatıcı tekniğini kullanarak Ağustos Işığı’nı, 1936’da Abşalom, Abşalom!’u, 1939’da ise Çılgın Palmiyeler’i yazdı. Aralarında en bilinen hikâyelerinden “Ayı”nın da bulunduğu hikâye kitabı Kurtar Halkımı Musa 1942’de yayımlandı. 1949 yılında ise polisiye hikâyelerinden oluşan Duman isimli kitabı yayımlanan Faulkner aynı yıl Nobel Edebiyat Ödülü’nü, A Fable isimli kitabıyla 1955’te ve The Reivers kitabıyla 1963’te Pulitzer Ödülü’nü kazandı. Soldier’s Pay (1926), Mosquitoes (1927), Pylon (Kule, 1935), The Hamlet (1940), Köy (1957) ve The Mansion (1959) adlı kitapları da bulunan William Faulkner, 1962’de Mississippi’de kalp krizi sonucu öldü.