Ekim 2010 Tarihinde Tekrar Baskılar - 2. sayfa

Kurum Kültürü

Örgütleri, bireyler arasında paylaşılan değer sistemi olan kültür açısından inceleme düşüncesi, oldukça yeni bir kavramdır. Örgütlerin de tıpkı bireyler gibi, bir kültürleri ve kişilikleri vardır. Kurum tarafından benimsenen temel değerler veya örgüt üyelerince paylaşılan ve herkesin içinde hareket ettiği ortak anlayış ve temel inanç sistemi olarak tanımlanabilen kurum kültürü, örgütü bir makina ya da canlı bir organizma olarak görmenin ötesinde, bu yapıya yeni bir boyut kazandırır.

İnsanlık Durumu

İspanya İç Savaşı’ndan Nazi Almanyası’na, 20. yüzyılın röntgenini çeken Malraux, İnsanlık Durumu’nda Çin devrimi üstünden bir anlam ve değer sistemi olarak siyasal eylemi sorguluyor.

Avrupalı Seyyahların Gözünden
Osmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699)

Seyahatnameler, tarih araştırmalarında önemli kaynaklar arasında yer alırlar. Arşiv belgeleri, günlükler, yazışmalar ve mektuplar gibi seyahatnameler de tarihçinin algılama gücünü artıran, ikincil kaynaklardaki bilgileri karşılaştırma imkânı sunan eserlerdir. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili araştırmalarda geniş bir coğrafya üzerine yayılmış siyasi, kültürel ve iktisadi yapıların ele alınması, bunlarla ilgili bilgilerdeki pusun dağıtılması için kimi önyargılı ya da oryantalist bakış açılarının varlığının da farkında olarak seyahatnamelere müracaat etmek kuşkusuz önemlidir

Aramızdaki En Kısa Mesafe

Bir çocuğun gözünden aile: Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişi.

Oğullar ve Rencide Ruhlar

Alper Canıgüz, Tatlı Rüyalar'dan bilinen sürükleyici diliyle, 5 yaşındaki bir çocuğun içine düştüğü bir hikayeyi anlatıyor.

Stoa Felsefesi

Stoa okulu, batı düşünce dünyasının temelinde bulunan Antik Yunan kültürünün belli başlı düşünce okullarından biri olmuştur. İ.Ö. 4. yüzyılda yaşayan ve Aristotales'in çağdaşı olan ilk Stoa filozofları, Attika yarımadasına dışardan gelmiş yabancılardı; belki de bu nedenle, farklılıkları ortadan kaldırmadan ama aralarında belli bir ayrıcalık da gözetmeksizin tüm insanları kucaklamayı amaçlayan bir insancılık, Stoa felsefesinin başlıca temalarından birini oluşturmuştur.

Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918)
Propagandadan Milli Kimlik İnşâsına

Birinci Dünya Savaşı, ülkemizde yeterince araştırılmamış bir konudur. Bu savaş ile edebiyat ve propaganda arasındaki ilişki ise neredeyse bütünüyle ihmal edilmiştir. Erol Köroğlu’nun kitabı işte bu boşluğu dolduruyor. Propaganda alanındaki başarının ülkelerin gelişmişliğine göre değiştiğine işaret eden yazar, Osmanlı Devleti’nin bu yöndeki çabalarını ve başarısızlığını derinlemesine araştırıyor.

Orta Asya ve İslâm Dünyasında Kimlik Politikaları
20. Yüzyılda Milliyetçilik, Etnisite ve Emek

Milliyetçilik literatürü Doğulu ve Batılı milliyetçilikler arasında ayrım yapmak konusunda her daim iştahlı davranmıştır. Son yirmi yılın tartışmaları bunu alabildiğince deşmeye, eleştirmeye, milliyetçilik konusunda var olan benzerliklerin ve beslenmelerin altını çizmeye dikkat etmiştir. Schendel ve Zürcher’in derlediği Orta Asya ve İslâm Dünyasında Kimlik Politikaları, anlatılarda ismen zikredilen, içerisinde birbirinden çok farklı kültür ve tarihleri barındıran Doğu’nun farklı ulus-devlet deneyimlerine ve milliyetçiliklerine dikkat çekiyor.

1 Mayıs Mahallesi
1980 Öncesi Toplumsal Mücadeleler ve Kent

Toplumsal hafızada “12 Eylül 1980 öncesi”nin simgelerinden biridir 1 Mayıs Mahallesi. O yılları devlet otoritesinin acze düştüğü bir terör ve kaos dönemi olarak görenler için, bu olumsuzluğun simgesi. 1960-1980 döneminin siyasal ve toplumsal hareketliliğinde devrimci bir durumun alâmetlerini görenler için ise, bu umudun simgelerinden biri.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

İki yakın arkadaşın aynı kadına âşık olması ve kahvaltıda peynirin üzerine reçel sürebilme iştahı.

Kriz Yönetimi
Halkla İlişkiler Açısından Bir Değerlendirme

Ulusal ve uluslararası ekonomik, siyasal ve hukuksal yapı; bireyin farklılaşan beklentileri, yeni toplumsal alanlar, sosyal sorumluluk anlayışındaki gelişmeler, insan kaynağının yapısı, teknolojiye bağımlı çalışma, yönetsel başarısızlık, yoğun ve acımasız rekabet gibi pek çok öge, örgütlerin er ya da geç bir kriz ile karşılaşacaklarının garantisi gibidir.

Türkiye'de Azınlıklar
Kavramlar, Teori, Lozan, İç Mevzuat, İçtihat, Uygulama

Azınlıklar konusu, her yerde “hassas” bir konudur. Türkiye’de, daha da hassas!

İsyan Sürgünleri

“Diyarbekir Diyarım, Yitirmişem Yanarım”dan sonra Şeyhmus Diken bu kitabında da eski Diyarbakırlılarla sohbet ediyor, Diyarbakır’ın hikâyesini anlatmaya devam ediyor. Bu sefer anlatılanların merkezinde 1925 Şeyh Said İsyanı ve sonrasında yaşanan sürgünler, yerinden yurdundan edilmeler, gurbette kurulan yeni yaşamlar, aflar, geri dönüşler var.

Dublörün Dilemması

Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş’in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat’ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor.

Yönetişim Zihniyeti
Türkiye'de Üst Kurullar ve Siyasal İktidarın Dönüşümü

Son yıllarda gittikçe daha fazla duymaya başladığımız, adeta “sihirli” bir sözcük: Yönetişim. Ancak “yönetim”, “idare” gibi kavramların yerine kullanılmaya başlanan yönetişimin, tam olarak neleri içerip, neleri dışarıda bıraktığı hiçbir zaman net şekilde ortaya konmuyor.

Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914

Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914’te Şevket Pamuk, bu tarihin aslî unsurları olan insanları taraf oldukları iktisadî ilişkiler içine yerleştirerek imparatorluğun iktisadî tarihini öne çıkarıyor. Sıradan insanların varoluş koşullarını, direnişlerini, devletle başetme pratiklerini izliyor. Osmanlı toplumsal düzenini, toprak rejimini, belirli bir toplumsal kültürün iktisadî yapıları nasıl algılayıp, kendi gündelik hayatı içinde nasıl konumlandırdığını inceliyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan imparatorluğun dört yüz yıllık bir zaman dilimi içerisindeki hareketli toplumsal hayatını akıcı bir dille anlatıyor.

Nazê, Bir "Göçüş" Öyküsü

"Lâllar, işaretle konuşur. Sağırlar, duymadan konuşur. Körler, görmeden konuşur. Kadınlar, ağıtlarla konuşur..." Bir göç hikayesi: Kürt aşiretlerinin, Irak-İran-Türkiye arasında, oradan oraya göçleri; göçte savrulanlar hayatlar... Nazê'nin anlatısını ve hayatını İrfan Aktan, maharetli röportajcılığıyla kuşatıyor.

Ortaçağ Avrupası'nın Ekonomik ve Sosyal Tarihi

Roma İmparatorluğu’nun sonundan onbeşinci yüzyılın ortalarına kadar, Avrupa’nın ekonomik ve sosyal değişiminin nedenlerini inceleyen Ortaçağ Avrupa’sının Ekonomik ve Sosyal Tarihi, artık klasikleşmiş kaynaklardan birisidir. Belçikalı tarihçi Henri Pirenne’in bu eseri çok kapsamlı bir Avrupa tarihi edisyonunun ağırlıklı parçalarından biridir.

Eski Mezopotamya Tarihi
Başlangıcından Perslere Kadar

"Irmaklar arasındaki ülke" anlamına gelen Mezopotamya'da yaratılan kültür, doğduğu toprakların dışında özellikle Doğu Akdeniz, Suriye, Filistin, Arabistan Yarımadası, İran ve Anadolu'yu etkilemiş ve bölge haklı olarak "uygarlığın beşiği" olarak nitelendirilmiştir. Eski Mezopotamya Tarihi, uygarlığımızı borçlu olduğumuz kadim bir tarihi tüm ayrıntılarıyla önümüze seriyor.

Baharda Yine Geliriz

Şehri ve insanları tanımak için mütevazı bir rehber.

Ocak ve Zanaat
Pierre Bourdieu Derlemesi

Günümüz sosyolojisini ve kuramlarını en derinden etkileyen isimlerin başında kuşkusuz Fransız sosyolog Pierre Bourdieu gelmektedir. 2002’de hayatını kaybeden Bourdieu’nün sosyolojinin, antropolojinin ve felsefenin gündelik hayatla ilişkileri üzerine temellendirdiği düşünceleri, birçok sosyal bilimci için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor ve daha uzun zaman da sürdüreceğe benziyor.

Analar, Yoldaşlar, Tanrıçalar
Kürt Hareketinde Kadınlar ve Kadın Kimliğinin Oluşumu

“Kadın siyasette özne mi nesne mi? Kadınların siyasete girmesi siyaseti değiştirir mi, kadınları değiştirir mi? Elinizdeki kitap, kadınların siyasette özne olup olmadıklarının tartışıldığı bu dönemde çok önemli bulgularla bu sorulara etraflı bir yanıt verme niteliği taşıyor. Kürt kadınlarının 1980’li yıllardan itibaren önce geleneksel kadınlık rolleri çerçevesinde, ardından siyasal söylemin mümkün kıldığı biçimde, en nihayet de kendi sorunlarına da çare arayıp siyasetin kendisini dönüştürmeye varan siyasete katılım süreçlerini bu kitap detaylı bir şekilde inceliyor.

Suskunlar

Eflâtun rengi hayaller kuran bir “suskun”un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız, satırlar akıp giderken. O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin “gerçekliği”nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek.

Modern Türkiye’nin Şifresi
İttihat Ve Terakki’nin Etnisite Mühendisliği (1913-1918)

Yirminci yüzyılın başı, Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik haritasının çizildiği, tebaanın etnik kökenlerine göre hesaplandığı, yerleşim alanlarının nasıl yeniden biçimlendirileceğinin sorgulandığı bir dönemeçtir. İttihat ve Terakki, Osmanlı Devleti’nin dinsel cemaatlere yönelik olarak kullandığı takibat metotlarını geliştirip “modernleştirerek” etnik kimlik temelli araştırmalar haline getirdi.