Ödüllü Kitaplar

Gerçek Hayat

Gerçek Hayat, içi içine sığmayan aşkın, karaltının içindeki umudun yeni sesli romanı… Gerçeği yaşanmaz olunca hayaline sarılıyor herkes.

Sahiden Hikâye

Kemal Varol okurlarının Jar’dan ve Haw’dan bildiği, Ucunda Ölüm Var’da da bir ara uğradıkları hayalî Arkanya’nın sokaklarında geziyoruz bu hikâyelerde.

Ah Mercimeğim

Ah Mercimeğim, en olmayacağı olur eden sebatkârlığın hikâyeleri. Aşkın ve tutunmanın halleri… Mustafa Çiftci’nin yeryüzüne iyilikle bakan masalsı dünyasından… Taşranın ağrıları, heves ve rüyaları…

En Eski Yüz

Pelin Buzluk, şehrin en koyu gecesinin öykülerini yazıyor En Eski Yüz’de. Kuruyan, gelip geçen. Doğan güne karşı. Hayat, izbe bir meyhanede tek başına bir kadın…

Gözyaşı Konağı
Ada, 1876

Şebnem İşigüzel, neşeli, aşk dolu, hayat dolu bir romanla yeni bir ses katıyor, sesine… edebiyata…

İstanbul İstanbul

Burhan Sönmez, acının ve her şeye rağmen umudun yörüngesinde dönen bir kenti, büyük bir romanla yeniden yaratıyor.

Bir Sabah Uyandığımda Yoktum

Pahalı bir evde yaşayan, büyük bir şirkette çalışan, özgüveni yüksek, hırslı ve parlak bir profesyonel, bir sabah uyandığında, ortada hiçbir neden yokken hiç var olmamışçasına kaybolduğunu fark eder. Öylece, birdenbire bir Yokadam’a dönüşmüştür. Bir Sabah Uyandığımda Yoktum, debdebeli ve etkileyici bir novella.

Hayat Bir Kervansaray

‘Emine’ Sevgi Özdamar, evlere sokaklara uğruyor, dillere dolanıyor, o büyük evde, uzun koridor boyunca girip çıktığı odalardan bir Türkiye panoraması çıkartıyor.

Mübarek Kadınlar

Önündeki boşluğu yuvarlayanların, insan kalmaya çalışanların hikâyeleri. Gaye Boralıoğlu’ndan... Dikenli, düştüğü yeri yakan, ustaca.

Issızlığın Ortası

Arada kalan, kaybolan, kayıplarını arayan, savaşı sorgulayan, nefes almaya çalışan ve ölümün eşiğinde yaşayan bir kahraman... Bir 68’ romanı... Tempolu, nefes nefese, Türkçe edebiyatta eşine az rastlanır bir kurgu... Issızlığın Ortası, usta yazar Mehmet Eroğlu’nun yayımlanan ilk romanı. Şaşırtan, edebiyata tazelik getiren, sakıncalı bulunan, bol ödüllü...

Bozkırda Altmışaltı

Mustafa Çiftci, şeker gibi iyimser hikâyeler anlatıyor taşradan, kıtlıktan... Kara sakız, kendir, kına, kaya tuzu, iğde... “Vatandaş, ne isterse vereceksin, yok demeyeceksin.” Bozkırda Altmışaltı, gülerek memlekete bakıyor...

Haw

Onun adı Mikasa. Melsa’nın âşığı, uzun ince gövdesi, siyah benekleri var, güzel de bir burnu. Makam Dağı’nın, Papaz Gölü’nün adını biliyor. Güneylilerle Kuzeyliler savaşıyorlar, onu da duyuyor. Zamanı söyleyen hikâyeler, kaderi temize çeken melekler, ölmüşlere dualar ve sokakların tarihi...

Ağıtın Sonu

Menekşe Toprak, mutlu olmak isteyen, hatıralara ve hayallere sarılan, ümitlenen, aşka ve hazlara kapılan, pişmanlıklar yaşayan bir kadının hikâyesini anlatıyor. Rüya gibi akıp giden hüzünlü bir şehir masalı Ağıtın Sonu.

Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı

Ethem Baran, uzağı olmayan şehirlerden hikâyeler anlatıyor... Sessiz ve güzel şeyler, hatıralar, unutulanlar... Sahici ve romantik.

Venüs
Bir Aile Tarihçesi, Bir Yaşamöyküsü

“İçimizde toprağın altında saklanan tohumlar gibi hisler, marifetler mevcuttur. Atalarımızdan bize sirayet eden huylar, hastalıklar, renkler ve türlü türlü şeyler gibi. Bazı şeyler kanla geçer. Bazı şeyler hisle. Kanla geçenlerden ziyade hisle geçenler mühimdir. Zira insan kanıyla canıyla değil hisleriyle vardır. Hisleriniz, hissettikleriniz ayakta tutar sizi.”

Olduğu Kadar Güzeldik

Mahir Ünsal Eriş, sokaktan gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmediyor. Bi gevezeleşip bi susanları, “iyi olalım be ne olur” diyenleri, helallik isteyenleri anlatıyor.Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlıyor, zamana dokunuyor.

Zamanın Farkında

“Hayatı anlayamamak kadınları anlayamadığını söyleyen adamın sözü kadar perişan bir ifade gelir bana. Be nabekâr, kadını anlayıp da ne yapacaksın, yapacağın değişecek mi? Peki hayatı ne yapacaktım? Onu anlayayım diye psikanaliz mi öğrenecektim, Jung’ları, Laing’leri okuyup şizofreni yolculuklarına mı çıkacaktım, şeyhleri ayrı, doktorları ayrı mı etekleyecektim, kendimle ilgili hem de bu dünyama ait bir söz söyleyecekler diye kulak mı kabartacaktım? Söz doğru olsa zaten kaçardım, yalan olsa bayılır tekrarını duyayım diye yapışırdım da bunun neye faydası olurdu?

Masumlar

Eski zamanların umudunu taşıyan bu romanda Burhan Sönmez, farklı rüzgârların savurduğu çok sayıda kahramanı usta bir incelikle bir araya getiriyor.

Korkma Ben Varım

“Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş olacağımızı düşünmüşümdür hep.” Dublörün Dilemması’nın yazarından komik, hızlı, şoke edici bir roman daha.

Aksak Ritim

On beş yaşında, cinselliğini keşfetmeye çalışan bir “Çingene” kızı ile otuz beşine merdiven dayamış “maço” bir taksi şoförünün yolları İstanbul’un ortasındaki bir kavşakta kesişir. Üzerinden dumanlar tüten bir aşk hikâyesi böyle başlar. Sonrası: Yoksulluğun ortasında, hayallerin aynasında bir samanlık seyranı…

Hanene Ay Doğacak

Bu kitabın takma isimle yazıldığı düşünüldü. Bunun haberi bile hazırlandı. Son anda gazetenin yazıişleri müdürü yazarın adını bilinmeyen numaralara sormayı önerdi. Uydurma olduğu düşünülen isimde, Şebnem İşigüzel diye birisi vardı. Hanene Ay Doğacak ilk kitabıydı. Aynı yıl Yunus Nadi Ödülü'nü alacak, çok okunacak, çok sevilecekti.