#sağlık Etiketindeki Kitaplar

Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp (Bilimsel Yaklaşım)

Bilimsel tıpta gerçekleşen gelişmeler sonucunda, 1900’lü yılların başlarında ortalama 48 yıl olan insan ömrü günümüzde neredeyse iki katına yaklaştı. Özellikle son yıllarda, bilimsel tıbbın dışında kalan yaklaşımların popülaritesinde de gözle görülen bir artış fark edilmektedir.

Bana Ne Yediğini Söyle
Hayatınızı Değiştirecek Beslenme Programı

Dr. Gillian McKeith İngiltere'de pek çok kişinin beslenme alışkanlığını değiştirdi ve inanılmaz sonuçlar elde etti. Şimdi onun mucizevi diyet sırlarını keşfetmeye ve yenilenmeye hazır olun.

Sonsuza Kadar Yaşayacak mıyız?
İnsanın ve Teknolojinin Geleceği Üzerine Konuşmalar

16.-17. Yüzyılda dünyada bir insanın ömür beklentisi 35 yaştan fazla değildi. 18. Yüzyıldan sonra, bilimde ve hayat koşullarında sağlanan gelişmeler sayesinde beklenen yaşam süresi hızla artmaya başladı. 19. Yüzyıl ortasında Avrupa’nın gelişkin sanayi ülkelerinde ömür beklentisi 45’e yükseldi. Bugün dünyanın gelişkin ülkelerinde 80 yaşı geçti bu beklenti – yoksul Afrika ülkelerinde ise hâlâ 40’ın altında.

İnsancıl Bir Tıp İçin

“Hemen herkesin çocukluğunda hissetmiş olabileceği gibi çocuklar önce öğretmen, sonra da doktor olmak isterler. Bu iki meslek de çocukluğun hemen hiç çıkara yer olmayan doğal dünyasına yakın olduğu için istenir belki de. Sonraki yaşlarda araya erişkin dünyasının beklentileri karışır ve meslek tercihleri ‘aklın’ o bildik egemenliğine girer.”

Yeni Bir Başlangıç: Emeklilik
Keşifler, İmkânlar, Fırsatlar

Hayat yolumuzda son düzlük saydığımız emeklilik algısı 21. yüzyılla birlikte değişiyor. Tıpta yaşanan gelişmeler, yaşam konforu ve hijyenin artmasıyla, her yeni yıl ortalama yaşam süremiz bir ay daha uzuyor. Yaşlılık daha geç başlıyor, daha uzun sürüyor. Böylece orta yaşla yaşlılık arasında yeni bir kuşak çıkıyor ortaya: Sosyal hayatın içinde, ama emekli olduğu için boş vakti olan, spor yapan, seyahat eden, sanatla ilgilenen genç yaşlılar…

"Hekim Kendisini de Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar"

“Hekimler, her sabah adına ‘vizit’ denilen ayrı bir ritüel ile başlarlar güne. İyileşen hastaların yüzündeki gülümsemedir onları diri tutan... Hastane koridorları neredeyse ülkenin sosyolojisini yansıtan insan manzaraları ile doludur. Hastalıklardan çok insanların çaresizliği etkiler sizi...” Elinizdeki kitap, bu anlamda “vizit izlenimleri” olarak da düşünülebilir...

Sağlıklı Yaşlan
Anti-Aging'de Bir Sır: Egzersiz

Aslında doğduğu andan itibaren yaşlanmaya başlayan insan, bilinçaltında ölüm kavramından korktuğu kadar ölümü çağrıştıran yaşlılık kavramından da ürker. Sonsuz gençlik ancak masallarda, efsanelerde mümkün olsa da, sağlıklı bir yaşlanma ve hayat ateşinin yeniden canlandırılması insanın kendi elinde.

Kıyamet Makinesi
Dünyanın En Pahalı Yakıtı Nükleer Enerjinin Ağır Bedeli

Cohen ve McKillop ise Kıyamet Makinesi’nde enerji politikaları, ticari çıkarlar, çevreciler, sağlık politikaları, uluslararası kuruluşlar, siyaset, zehirli atıklar, artan maliyetler, Kuzey-Güney gerilimi gibi iç içe geçmiş konuların arasından nükleer enerjiyi tüm yönleriyle ele alarak doğru bilinen yanlışları, mitleri, şaşırtıcı gerçekleri sergiliyorlar.

Türkiye’de Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı
Şehir Hastaneleri

Elinizdeki kitapta, şehir hastaneleri olgusu çok yönlü olarak değerlendiriliyor. Bu modelin ekonomipolitiği nasıl işliyor, iktisadi ve malî etkileri nedir? Hukuki çerçeve nedir, şehir hastaneleriyle ilgili açılan davalar nasıl bir seyir izliyor? İstihdam koşulları nedir, sağlık çalışanlarını neler bekliyor? Hastaları neler bekliyor; tıbbi gerekliliklerden çok “müşteri memnuniyetini” gözeten sistemin etkileri neler olacak?

Avrupa'da ve Türkiye'de Sağlık Politikaları

Sağlık hizmetleri, devletin vatandaşlarına karşı taşıdığı sorumlulukların daima başında gelir. Ama bu hizmetler, nüfusun kaçta kaçını kapsar, kimleri ‘görmezden gelir’? Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, sağlık bir vatandaşlık hakkına dönüşürken, dünyanın öteki bölgeleri de bu reform “rüzgârlarına” kapılıyorlar. IMF ile Dünya Bankası’nın da desteklediği bu insanî tutumun gerçek nedeniyse, insanları küresel piyasa oyununda tutmak.