#devrim Etiketindeki Kitaplar

Devlet, İdeoloji ve Devrim
İran, Nikaragua ve Filipinler Devrimlerinin Karşılaştırmalı Analizi

Kalkınmakta olan ülkeler, otoriter-totaliter rejimler, dengesiz büyüme, ekonomik kriz... Ve tüm bunların karşısında toplumsal hareketler, devrimler... Dünyanın üç ayrı köşesinden üç farklı deneyimin kitabı bu: İran, Nikaragua ve Filipinler. Misagh Parsa, Nikaragua ve İran’da devrimci toplumsal dönüşümün, Filipinler’de ise siyasal altüst oluşun kodlarını deşifre ederken, devrimci sürecin öznelerine, onların katılım biçimlerine, ittifaklara, çatışmalara, uluslararası politikanın gücüne odaklanıyor ve karşılaştırmalı bir analiz sunuyor.

Şiddet ve Medenilik
Wellek Library Konferansları ve Diğer Siyaset Felsefesi Denemeler

Şiddet ve Medenilik, siyasetin şiddetle kurucu ilişkisinin hukuk, kurumlar ve ideoloji tarafından düzen içine sokulamadığı; aşırı şiddetin normalleşmiş şiddete dönüştürülemediği farklı bir sahne üzerine düşünmeye davet ediyor. Vahşetin topografisini çıkarmaya çalışıyor.

Dizginsiz Bir Sabırla

Tomás Borge, Sandinist hareketin kurucularından. Yola birlikte çıktığı arkadaşlarının tümü öldü, anı yazma işi Borge’ye düştü. Dizginsiz Bir Sabırla’da Borge’nin sofu bir anneyle başetmeye çalıştığı, kız peşinde koştuğu yeni yetmelik dönemi var. Sonra Sandinist Halk Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu Carlos Fonseca’nın hayatı. Ve tabii ki, Nikaragua Devrimi’nin zorlu, acılı, şiirli, şarkılı, dayanışmalı, bol kayıplı ve hep umutlu hikayesi. Sahici bir devrimin uzun yolu.

İttihadcıların Rejim ve İktidar Mücadelesi 1908 - 1913

Adeta siyasî polisiye zevkiyle de okunabilecek kitap, bu yanıyla, Türkiye’nin politik kültürünün inşasıyla ilgili bir “harç analizi”niteliğindedir.

Aklımdaki Che

Biyografi, anı, politik analiz, tarihsel bilgi, feminist idrak ve hatta şiir… Margaret Randall, Aklımdaki Che’de okuyucuya zengin bir Che Guevara portresi sunuyor.

Türkiye'de Sol ve Ordu
(1960-1971)

Özgür Mutlu Ulus, bu kapsamlı çalışmasında, 1960-1971 yılları arasında siyaset sahnesinde yer alan sol hareketlerin orduya ve cuntacılığa yaklaşımlarını incelerken, aralarındaki teorik tartışmalara da geniş yer ayırıyor; orduya bakışın sol çevrelerin siyasi anlayış ve pratiklerini belirleyen temel unsurlardan biri olduğunu ileri sürüyor. Dönemin sol hareketlerine dair sunduğu panoramayı, sosyalist çevrelerden önemli isimlerle yaptığı görüşmelerle zenginleştiriyor.

Ordulu Emin'in "Kurtuluş" Tarihi

Kod ismi kullanması sayesinde 12 Eylül’ü yakalanmadan atlattığını söyleyen “Ordulu Emin”, sadece 1970’lerin değil, 80’lerin ve sonrasının devrimci sosyalist mücadele ortamının canlı bir tasvirini yapıyor. Bir o kadar da samimi bir muhasebesini…

Toplum, İmgeleminde Kendini Nasıl Kurar?
Marksizm ve Devrimci Kuram - Cilt 1

Castoriadis'in amacı, Marksizmin ilk esin kaynağını yeniden yakalayıp, yaptıkları, söyledikleri ve tasarladıklarıyla insanların tarihi yarattığını hatırlatmak. Tarihi bir ontolojik doğuş ve toplumun imgeleminde kurulan bir süreç olarak ele almak, tarihin insanlara içkin olduğunu göstermek. İnsanların kurumlaştırarak kurduğu toplumu dönüştürme, yani tarihi yapma gücünün insandan başkasına ait olmadığının felsefi temellerini bu kitapta bulacaksınız.

Türkiye'nin 1960'lı Yılları
Ciltli

Bir askerî darbeyle başlayıp bir başka askerî darbeyle sona erdiği söylenebilecek Türkiye’nin 1960’lı yıllarının panoramik bir fotoğrafı...

İnsan Hakları

Fransız Devrimi’nin cumhuriyetçi ve demokrat dalgasının İngiliz parlamenter monarşi düzenini yıkmasından korkan Edmund Burke’ün 1789 devrimini itibarsızlaştırmak için yazdığı kitaba verilmiş güçlü bir yanıttır Paine’in İnsan Hakları.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 5 / Muhafazakârlık (Ciltli)

Muhafazakârlık bir duruş, düşünüş olarak muhafazakârlık evrensel bir fenomen midir; dolayısıyla bireysel psikolojilere ya da kolektif tasarımlara indirgenebilir mi, yoksa tarihsel ve toplumsal göreliliklere bağımlı mıdır? Öte yandan, muhafazakârlık gelenekselcilik ya da reaksiyonerlikle özdeş midir yoksa farklı bir eşiğe mi işaret eder?

Karl Marx
Bağnazlık Üzerine Bir Araştırma

E. H. Carr, kendisinden sonra Marx’ın hayatını yazacak meslektaşlarına göre bir açıdan şanssız başka açılardan şanslıydı. Şanssızdı çünkü Marx’ın eserlerinin tamamına, dönemin önemli portrelerinin bütün eserlerine, yazılarına ulaşma imkânından yoksundu.

1917
Öncesi ve Sonrası

E. H. Carr, Bolşevik Devrimi’nin en geniş kapsamlı, gayrıresmî tarihini gözalabildiğine bir zenginlikle yazıya geçirmiş, süreci bir tarihçinin ciddiyeti ile ele almıştır.

Yaşasın Devrim
Latin Amerika Üzerine Yazılar

Eric J. Hobsbawm’ın, “beni geri dönüşü olmayan bir şekilde fethetti” diye nitelendirdiği Latin Amerika üzerine yazdığı makaleleri bir araya getiriyor Yaşasın Devrim.

Fransız Devrimi

1789 yılında neden Avrupa’nın başka bir yerinde değil de Fransa’da devrim oldu? George Rudé, bu temel sorudan yola çıkarak neredeyse tüm dünya tarihini etkileyen ve siyasetini yeniden şekillendiren Fransız Devrimi’ni derinlikleriyle ele alıyor.

Şiddet Üzerine

Hannah Arendt, en çok tartışılmış kitaplarından biri olan Şiddet Üzerine’de, şiddet ile “söz”ün imkansız birlikteliğinden söz ediyor; savaş ile devrim’i şiddet olgusu üzerinden kıyaslıyor; bir “devrim aracı”, değişim aracı, politika aracı ve doğrudan iktidar aracı olarak şiddet’in anlamını sorguluyor: “Şiddetle değişen bir dünya, ancak daha çok şiddetin varolduğu bir dünya olur."

Rus Devrimi, 1917

Yıllarını Rus Devrimi tarihini araştırmaya adayarak birçok çalışma üreten Wade, yeni araştırmalar ışığında tarihin bu kesitinin yeni bir anlatısını, heyecan verici bir üslupla sunuyor. Rusya toplumunu devrime götüren nedenleri son derece akıcı bir şekilde aktarırken aynı zamanda bu devrime dair mitleri çürüterek, odağına 1917’nin bugüne kadar ihmal edilmiş kesimlerini alıyor

Komünist Manifesto

Dünyayı değiştirme azmiyle, bu azmin bir parçası olan dünyayı anlama tutkusuyla yazılmış olan Komünist Parti Manifestosu, bizzat o azmin ve o tutkunun tarihî timsallerindendir. Bu, onun ufkunu, münferit komünist parti ve hareketlerin de ötesine taşır.

Devrimci Şiddet

1960’ların ortalarından itibaren dünyanın birçok yerinde, eş zamanlı olarak, şiddete, yani silahlı mücadeleye yönelen toplumsal hareketler ortaya çıktı. Bu hareketler genellikle, mevcut siyasi, ekonomik ya da kültürel düzene bir itiraz olarak, çoğunlukla öğrenci ve işçi grupları içinden doğdu ve zaman içinde silahlı mücadeleye dönüştü.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 8 / Sol (Ciltli)

Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce, Cumhuriyet Türkiyesi’ndeki belli başlı düşünce akımlarının, siyasal açılımları ve etkilerini esas alarak, analitik bir değerlendirmesini hedefliyor. Her cildin bağımsız bir kitap kimliği de taşıdığı bu dokuz ciltlik edisyonda, düşünsel yönelimler, tartışmalar/polemikler, ideolojik söylemler, üzerinde odaklaşılan izlekler, ayrıca bunların düşünsel esin kaynakları, dönemler ve akımlar boyunca etkisini hissettiren güçlü zihniyet kalıpları mercek altına alınıyor.

Solun Melankolisi
Marksizm, Tarih ve Bellek

Devrimci yasın özgürleştirici potansiyellerini soruşturan Solun Melankolisi, iki asırdır dünyayı değiştirmeye kendini adamış insanların anısını bugünün mücadelesine kazanmaya çağrı yapan, sol kültür üzerine yeniden düşünmek için tekrar tekrar okunması gereken bir kitap: “Hatırlamak, kurtarmak demektir; geçmişi kurtarmak ise şimdiyi değiştirmek anlamına gelir.”

Rus Devrimi'nin Kısa Tarihi

Çar yönetiminden mutsuz bir kitlenin benzersiz bir örgütlenmeyle harekete geçerek gerçekleştirdiği 1917 Rus Devrimi, tarihin ilk komünist devletinin kurulmasına neden oldu. Peki bu devrimin öncülleri nelerdi? Örgütlenme nasıl gerçekleşti? Fikir önderleri kitleleri nasıl etkiledi ve yol gösterdi? Rusya toplumunun düşünce yapısı devrimde ne kadar etkili oldu ve bu toplumun hangi kesimleri, nasıl roller üstlendi? Geoffrey Swain bu kitabında yeni bir bakış açısıyla devrimi tekrar ele alırken bu soruların cevaplarını arıyor.

Sanatın İktidarı
1917 Devrimi, Avangard Sanat ve Müzecilik

“Devrim sanatı”, yalnızca sanatın ontolojisi ve praksisiyle ilgili değil, sanatın yönetimiyle, eğitimiyle, müzecilikle, küratörlükle ilgili olarak da hâlâ sonsuz bir ufuk serer önümüze.

Michael Bakunin

Bakunin, ömrü boyunca borç içinde yaşadı. Devrimin ve değişimin yanı başında olmak istedi. Daima heyecanlıydı; iyi bir hatip ve ikna edici bir eylem adamıydı. Pek çok ülkede istenmeyen adam ilan edilmişti. Bir çocuk kadar hayalperestti; her tanıştığı insanı, çoğu asla var olmamış gizli örgütlerine dahil etmek için dil döküyordu.Sürgündü, sürekli takip edildi. Bifteğe bayılıyordu, tütün tiryakisiydi, neşeli kahkahalar atarak otoriteye küfrediyordu. Türlü hayal kırıklıklarına rağmen yılmıyor, devrimin ve hayatın baş aktörü olmayı arzuluyordu.