Çağdaş Türkiye Edebiyatı e-Kitaplar

Ateş Canına Yapışsın

Bütün sakinlerinin mutlu ve huzurlu yaşadığı Cennet’te, Tanrı ilk insanı yarattı, adına da Âdem dedi. Onu yarattığı toprağa kendi nefesinden üfleyerek can verdi, bu cana hem iyilikten hem şerden, hem riyadan hem sadakatten koydu. Ona güzel olan ne verdiyse, bir o kadar da kötülük ekledi. Sonra Cennet’teki tüm varlıklara dönüp Âdem’e secde etmelerini buyurdu. Bu buyruğa karşı çıkabilecek kadar kibirli tek bir Cennet varlığı vardı, o da Azazil’di.

Lucky

Sezgin Kaymaz’ın, kendi okurunu edinmesini sağlayan ve yeni kuşak yazarlarda fazla rastlanmayan hasletleri var. İnsanları, özellikle kaderin sillesini yemiş olanları, aşağıdakileri, kaybedenleri iyi tanıyor. Mistik olmayan, bir bakıma o “insan iyiliğini” cisimleştiren bir gerçeküstü fanteziye dayanıyor çoğunlukla romanlarının kurgusu. Lucky, Sezgin Kaymaz romanının bütün bu hasletlerinin hakkını veriyor. Yine çok iyi işlenmiş insan manzaraları sunuyor. Pek de “muteber” sayılmayan insanların iç dünyasını ve ilişkilerini gerçekçi ve eğlenceli bir muhabbetle aktarıyor. Yardımcı rollerde: Cinayet kariyerli bir özel şoför, kaknem kayınvalide, sinek kadar mide bulandırıcı bir kayınço...

Sandık Odası

Sandık Odası, Sezgin Kaymaz’ın bir dizi romandan sonra yayımladığı ilk öykü kitabı olma özelliğini taşıyor. Bir sırrı ifşa edelim: Bu kitaptaki hikâyelerin ortaya çıkmasında biraz da okur parmağı var! Hafta başlarında, mesire yerlerinden dönüp de dairelerimizin iç karartıcı mesai atmosferine girdiğimizde, önümüzde içimizi açacak bir adet hikâye bulsak fena mı olur gibisinden istek parçaları yollayan okurlar gaz verdi bu derlemeye!

Sevinç Kuşları-2
Kısas

Kısas’ta aslında en çok kötülüğü anlatıyor. En kötüsünden kötülüğü… Acımasızlığı, nefreti, intikamı… Kötülük karşısında bilenen bir iyiliği, fedakârlığı - ve işte aşkı… “Sevinç Kuşları”nın ilkinde olduğu gibi, yine Deccal’in varlığıyla, onun hatırıyla…

Bir Kış Yolculuğu

Bir Kış Yolculuğu, altı yıl önce beklenmedik bir ölümle karısını kaybeden bir adamın, ondan geriye kalan fotoğraf karelerinin izinde çıktığı bir yolculuğun adım adım, kare kare bir muammaya dönüşümünün hikâyesi. Ama aynı zamanda, bu dünyanın en çok her şeyin sürüp gittiği kitaplardaki halini seven iki insanın ölümle bile kaybolmayan bağının tanıklığı.

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir

Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir Sezgin Kaymaz’ın ilk kitabı. Yer yer komik, baştan sona eğlendirici bir roman.

Küçük Yuvarlak Taşlar

Melisa Kesmez, iç içe geçmiş birbirinden farklı hayatları, kendine özgü diliyle her birine ince ince bakarak, usul usul anlatıyor; insan ilişkilerini bir kuyumcu titizliğiyle işleyip, “büyük resmin” detaylarını ustalıkla ortaya koyuyor. Üstelik doğayı, denizi, güneşi, doğumu ve ölümü de atlamadan...

Çekiç ve Gül
BEHZAT Ç. - Bir AnKara Polisiyesi

Emrah Serbes’in bir fenomen olan Behzat Ç.’si, Çekiç ve Gül’de bu defa öyküleriyle “ortamlarda” kol geziyor.

Bu Hikâye Senden Uzun Osman

Aylin Balboa’nın kendine has kaleminden, bir kadının kendi kendini tamir etmesinin hikâyesi.

Silinmiş Sahneler

Hakan Bıçakcı’dan Silinmiş Sahneler. Bugün burada yaşamanın, sürekli haberdar olmanın, her şeyi görmenin, hiçbir şey yapmamanın yorgunluğu.

Cevizin Şarkısı

Cevizin Şarkısı, Aslı Tohumcu evreninin ayrıksı örneği. Biraz dünyevi, biraz uhrevi, iki âlemi de yoklayan, nakış gibi örülü bir roman.

Ağaçtaki Kız

Şebnem İşigüzel, okurunu sarsıyor ve onu asla düşürmeden unutulmaz bir romana hayat veriyor. Ağaçtaki Kız’la genç kahramanına, bir ülkeye, coğrafyaya, nesillere ses oluyor.

Kum Saatinde Kumkapı

Jaklin Çelik, Kum Saatinde Kumkapı’da, bizleri İstanbul’un tarihî semti Kumkapı’nın insanlarına, evlerine, sokaklarına, geçmişine dair duygu dolu ve capcanlı bir yolculuğa çıkarıyor.

Dünya Unutana Kalır

Deniz Poyraz, Dünya Unutana Kalır’da Y kuşağının büyüme hikâyesini, Trakya’nın otantik atmosferi içinden anlatıyor…

Arzunun Serbest Dolaşımı

Ahmet Tulgar, Arzunun Serbest Dolaşımı’nda bir araya gelen öykülerinde aşkları, ihanetleri, utangaç beğenileri, insanın kendine karşı duyduğu hayranlığı ve husumeti anlatıyor.

Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme

Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme, Barış Bıçakçı’nın barışması zor, idaresi zor, çünkü idraki zor duyguları usulca yokladığı bir öykü demeti.

Bugün Bize Kim Geldi?

En sıra dışı insanların sıradan insanlar arasından bulunabileceğini gösteren, sıradan anların içinde sıra dışılığın madenini keşfeden hikâyeler... Zorbalık, dar kafalılık, fesatlık, müzevirlik, “kokan” tipler ve tabii köpekler de eksik değil - her zamanki gibi. Saflıkla, şefkatle, bokta bile hikmet görmeyi bilenlerle ve tabii köpeklerle beraber - her zamanki gibi.

Güzelliğini Gördükçe Ağlayasım Geliyor

Ethem Baran, Güzelliğini Gördükçe Ağlayasım Geliyor’da sevip de kavuşamayanları, ağzı bozuk telaşlı anaları, çocuk kalmış babaları, hayallerini çekiştirip durmaktan bıkmış evlatları anlatıyor.

Dünyanın Kasım'a Görünüşü

Sema Aslan, kimselerin duymadığı “ah”lara, yangılı yüreklere ses oluyor; tepesinde kara bulutların toplandığı bir hikâyeyi ipek gibi incecik bir üslupla anlatıyor.

Kalfa Uykusu

Kalfa Uykusu, okuyanların yüreğini ısıtacak, yüzünü gülümsetecek, içini ferahlatacak dostane bir kitap. Kederden sıkıntıya şifa niyetine... İçten, iyimser ve insancıl.

İmtiyaz, yahut Cici Kızlara Bir Roman

İç sıkıntılarını, güvensiz arayışları kat eden yolun neşeyle döşendiği bir roman.

Patikaların İyi Yanı

Patikaların İyi Yanı, zamana atılmış edebî bir çıpa, hem sabit hem değil, öncesiyle sonrasını da sezdiğimiz, uzayıp kısalan bir şimdiden öyküler.

Karınca Yuvasını Dağıtmamak

Yaşadığı tüm hukuki mağduriyete rağmen yüzünü her zaman yaşamaya, umuda, sevgiye çeviren Çomak, Karınca Yuvasını Dağıtmamak’ta çocukluğunu, tutuklanma hikâyesini, şiirinin arkasında yatanları, hayata bakışını ve adalet arayışını sahici bir şair duyarlılığıyla, yalın ve bir o kadar da sarsıcı biçimde anlatıyor.

Yerin Dibinden Geliyorum

Ayşe Özlem İnci, ilk kitabı Yerin Dibinden Geliyorum’da yer alan öykülerinde, her sokak başında karşımıza çıkan, her soluk alışımızda hissettiğimiz hayatların, hayatlarımızın izini sürüyor. Bunu yaparken de gerçek ile rüyayı iç içe geçiriyor ve okurunun aklına soru işaretleri düşürüyor: “Sahi, yaşadıklarımızın ne kadarı gerçek, ne kadarı rüya? Gördüklerimizin ne kadarı bir başkası, ne kadarı biz?”