TMK ve devlete karşı suçların hukuksuzluğu

Özet: Son dönem Türkiye siyasetine damgasını vuran olgulardan biri hiç şüphesiz ki çok sanıklı, çok iddianameli davalardır. Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi yargılama süreci yıllara yayılan davaların yanında, irili ufaklı birçok suça dair yargılamanın merkezinde Terörle Mücadele Kanunu (TMK) yer alıyor. TMK’nın kapsamının genişliği, yasa maddelerinin muğlaklığı, yasanın uygulanmasında adli kolluk ve savcılığın gösterdiği keyfiyet ve savunmanın haklarını elinden alan istisnai yargılama usulleri TMK’yı anayasal devlet ile karşı karşıya getirmektedir. Ancak ikisi arasındaki asli sorun, siyasi özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. Bu bağlamda makalenin konusu, Türkiye’de anayasal devlet içerisinde TMK ve devlete karşı suçlar kategorisinin yarattığı siyasi özgürlük sorunudur. Konu, hem hukuk hem de siyaset bilimi kapsamında değerlendirilmeye müsaittir. Yine de makale, hukuki bir tartışma ve analiz vaat etmemektedir. Sorunsal, siya- si özgürlüklerin anayasal devlet içerisinde yasalar yolu ile nasıl kısıtlanabildiği ve bu kısıtlamanın hukuk sistemine etkisi olduğu için, yapılan tartışma daha ziyade siyasi bir incelemedir. Bu inceleme yapılırken, Karl Marx’ın 1842’de Prusya hükümetinin basına sansür ve Ren hükümetinin odun hırsızlığı ile ilgili düzenlemeleri hakkındaki yazılarında, yasal özgürlükler üzerine geliştirdiği düşüncelerden yararlanılmaktadır. Amaç, 21. yüzyıl Türkiye’sinde anayasal devleti Marx’ın “erken dönem” olarak adlandırılan hukuk anlayışı doğrultusunda yorumlamak; içinde yaşadığımız devletin niteliğini bu yorum merkezinde yeniden düşünmektir.


Anahtar sözcükler: Terörle Mücadele Kanunu, devlete karşı suçlar, siyasi suçlar, hu- kuk devleti, anayasal devlet, hukuk devletinde siyasi hak ve özgürlükler, Marx’ın hu- kuk anlayışı