Sivil itaatsizlik eylemi olarak Türkiye’de vicdani ret: Bir yurttaşlık talebi

Sivil itaatsizlik eylemi olarak Türkiye’de vicdani ret: Bir yurttaşlık talebi

ÜNSAL DOĞAN BAŞKIR - ERDİNÇ ERDEM

Özet: Bu çalışma, Hannah Arendt tarafından “politik olan”ın “ahlâki olan”dan ayrılığını ve ona karşı üstünlüğünü savunmak amacıyla ortaya koyulan sivil itaatsizlik-vicdani ret ayrımını konu almaktadır. Söz konusu geçirimsiz ayrımı sorunsallaştırmak amacıyla Türkiye’deki vicdani ret eylemleri ve vicdani ret hareketi incelenmekte; bu eylemlerin sivil itaatsizlik eylemleri olarak tanımlanması (dolayısıyla politik eylemler olduğunun görmezden gelinmemesi) gerektiği vurgulanmaktadır. Bu çerçevede ortaya koyulan temel iddia, sivil itaatsizlik ve vicdani reddin kavramsal sınırlarının belirlenmesi ve birbirinden ayırt edilmesi çabası içerisinde toplumsal ve politik fenomenlerin mutlaka göz önüne alınması gerektiği; aksi takdirde politik eylemleri ayırt etmek için kullanılan temel ölçütün giderek bir tür niyet okuması biçimini alacağıdır. Türkiye örneğinin yol göstericiliği, Türkiye’deki vicdani ret eylemlerinin vicdani bir noktadan hareket ederek politik bir hak talebine dönüşmesinden kaynaklanmaktadır. Böylece sivil itaatsizlik ve vicdani ret arasında yapılan geçirimsiz ayrımı kabullenmek yerine, bu iki eylem biçimi arasındaki geçişliliklerin tespit edilmesinin politik olgu ve eylemlerin anlaşılmasında en az ayrım yapmak kadar önemli bir noktaya işaret ettiği vurgulanmaktadır. Çalışmanın son bölümünde ise vicdani ret eylemlerinin yalnızca savaş karşıtlığı çatısı altında ele alınamayacağı, bu eylemlerin Türkiye’deki “borçlu yurttaş” tanımının değişerek temel hak ve özgürlükler üzerine inşa edilmiş bir yurttaşlık tanımı talep etmekte olduğu iddia edilmektedir. 

Anahtar sözcükler: Sivil itaatsizlik, vicdani ret, Hannah Arendt, politik eylem, yurttaşlık

***

Conscientious objection as an act of civil disobedience: A demand for citizenship

ÜNSAL DOĞAN BAŞKIR - ERDİNÇ ERDEM

This study explores the categorical distinction between civil disobedience and conscientious objection, an Arendtian distinction grounded upon the isolated and superior position of “the political” vis-à-vis “the moral”. Based on the case of Turkey, we argue that conscientious objection is an act of civil disobedience and/thus political. To demonstrate why this is the case; we turn first to the concepts of civil disobedience and conscientious objection, and diagnose the connections and divergences between them. We then explore acts of conscientious objection in Turkey towards developing a framework, within the philosophy of Arendt that can make sense of the objection itself. Finally, through problematizing the separate conceptualizations of conscientious objection and civil disobedience, we suggest a framework for the reconsideration of the distinction between these concepts. In this regard, we claim that social and political phenomena should be taken into account while determining conceptual boundaries. Before concluding, we turn once again to the political significance of the acts of conscientious objection for Turkey and suggest that they raise a demand for a redefinition of citizenship as well as fundamental civil rights.

Keywords: Civil disobedience, conscientious rejection, Hannah Arendt, political action, citizenship