Ekmek ve haysiyet mücadelesi: 2000’lerde üç sendikalaşma mücadelesi vakası

Ekmek ve haysiyet mücadelesi: 2000’lerde üç sendikalaşma mücadelesi vakası

ALPKAN BİRELMA

Özet: Türkiye, neo-liberalizmin yükselişi karşısında emek hareketi ve işçi kimliğinin içine düştüğü küresel krizden derinden etkilenmiş ülkelerden biridir. Kamusal alanda emek meselesi duyulmaz olmuş, işçi kimliği sahipsiz kalmış, emek örgütleri ve emek mücadelesi güçsüzleştikçe güçsüzleşmiştir. Bu durumun karmaşık nedenlerini anlamak ve çareler üretebilmek için hali hazırda her şeye rağmen ortaya çıka(bile)n az sayıdaki kolektif yerel mücadeleleri derinlemesine incelemenin faydası olacağı muhakkaktır. Bu kaygılarla, etnografik metot kullanılarak, katılımcı gözlem ve derinlemesine mülakatlarla imalat sanayiinde çalışan mavi yakalı işçiler tarafından verilen üç farklı sendikalaşma mücadelesi incelenmiştir. Evvela günümüz Türkiye’sinde işçilerin kolektif hak mücadeleleri önündeki zorlu engellerin görünürleşmesine katkı sunulmak istenmiştir. İkinci olarak tüm bu zorlu engellere rağmen kimi işçilerin “hâlâ” ciddi bir faillik ortaya koyarak kolektif mücadelelere kalkıştıkları gösterilmiş ve bu failliklerin kıymetli hikâyeleri faillerinin ağzından aktarılmıştır. Mücadelelerin etnografik şekilde incelenmesi, sınıf mücadelesinin somut ve gündelik halleri üzerinden bu kavramı yeniden düşünmek için önemli fırsatlar sunmaktır. Araştırmada E. P. Thompson’un sınıf analizine getirdiği epistemolojik yorum izlenmiş, sınıf ve sınıf bilinci kavramlarının katı ve şematik yorumlarından uzak durulmuş, gündelik sınıf mücadelesinin “dinlenmesi” metot olarak benimsenmiştir. İktisadi ve nesnel alanlar kadar, kültürel ve öznel alanlara da eğilinmiştir. Bu çerçevede Hodson’ın “haysiyet”, Hodson ve arkadaşlarının “işçi dayanışması” ve Fantasia’nın “dayanışma kültürleri” kavramları kullanılmıştır. 

Anahtar sözcükler: Sınıf mücadelesi, emek hareketi, dayanışma kültürleri, işçi dayanışması, çalışma hayatında haysiyet, sendikal hareket 

***

The struggle for bread and dignity: Three unionization struggles of blue-collar workers in the 2000’s

ALPKAN BİRELMA

Turkey is one of the countries, which has been struck hard by the global crisis of labor movement and worker identity in the face of rising neo-liberalism. Labor issues has been no more on the public agenda, worker identity has been left abandoned, labor organizations and labor movement has been more and more weakened. To scrutinize the rare collective local struggles at present will definitely help to understand the complicated reasons of this situation and to develop relief. This article examines three unionization struggles of blue-collar workers with ethnographic methods, such as participant observation and in-depth interviews. First goal is to render the harsh obstacles to the success of workers’ collective movements visible. Second goal is to show that despite all of these obstacles some workers “still” dare to engage in collective struggles by imposing a great agency and to relate the precious stories of these agencies with the words of their agents. The ethnographic investigation of the struggles enables to rethink about the tangible and daily aspects of class struggle. The research is conducted by following the epistemological understanding of class analysis put forward by E. P. Thompson. Thus, instead of utilizing solid and schematic interpretations of class or class struggle, the daily class struggle is listened as a method. The cultural and subjective terrain was investigated as much as the economic and objective ones. Within this framework Hodson’s “dignity”, Hodson and his colleagues’ “worker solidarity” and Fantasia’s “cultures of solidarity” are employed as major concepts.

Keywords: Class struggle, labor movement, cultures of solidarity, worker solidarity, dignity at work, trade union movement