Bu sayıda...

Geçtiğimiz Temmuz’da kaybettiğimiz Ulus Baker, gerek akademinin formel çerçevesi içinde, gerekse, –hiçbir konfor ve itibar vaat etmeyen ‘yerler’ dahil–, alternatif kamusal ortamlarda çok ders anlattı, çok konuşma yaptı. Toplum ve Bilim’in ve Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nin yayın kurulunda yer aldı, Birikim’e, ayrıca birçok yayınevine ve dergiye katkıda bulundu. Yayımlanan yayımlanmayan, kimisi dergilerde yer alan, kimisi sanal ortamda deverân eden, kimisi özel mektup formunda, kimisi suyun üzerine yazılmış, çok metin, çok fragman üretti. Bir bakıma, yarım kalmış, tamamına erememiş bir eser ve üretimdir onunkisi; bir bakımaysa, tam da bu anarşik niteliğiyle, yer yer ‘sesli düşünme’ formuna yaklaşan tarzıyla verimkârdır – ve öğreticidir.
Onun bilhassa dikkat çektiği, ‘öğrettiği’, kendisinin de dibine daldığı teorik kaynaklar olduğu malûm: Deleuze, Spinoza, Hardt ve Negri, Tarde... Ulus Baker, bunların ve başka kaynakların potansiyellerine dikkat çekerek, ama asıl dikkat çekme biçimiyle, ufuk açıcı oldu.
Zira Ulus Baker’in teorik mesaisinde, onca dağınıklığın, bağlamlardan taşmanın, ters köşelere atlamaların berisinde ‘sahih’ bir politik ilgi vardır, eleştirel düşüncenin Pathos’u vardır. Ulus Baker, onu çevreleyen ‘tuhaflık’ ve büyü perdesinin arkasında, bilgiyle ve fikirle ilişkilenmenin farklı bir biçimini öğretiyordu aslında. Onun, evet, zorlu ama asla kendi üzerine kapanmayan, jargon kurmayan, dünyaya ve insana açık dili de bu farkı işaretler.
Toplum ve Bilim’in elinizdeki sayısı, Ulus Baker’in derslerini sürdürmenin yol izinde bir güldestedir.