Yemek İçin YaşamakYiyeceklerle Dünya Tarihi
“Büyük basın patronu Lord Northcliffe, muhabirlerine kamuoyunun ilgisini çekecek dört konu olduğunu söylemişti: suç, aşk, para ve yemek. Bunların yalnızca sonuncusu temel ve evrenseldir. Suç, en kötü düzenlenmiş toplumlarda bile, azınlığın ilgi alanıdır. Parasız bir ekonomiyi yahut aşksız üremeyi hayal edebiliriz ama yiyeceksiz hayatı edemeyiz.
İletişim Anadolu UygarlıklarıEski Anadolu ve Trakya Cilt 2Ege Göçlerinden Roma İmparatorluğu'nun İkiye Ayrılmasına Kadar (MÖ 12. - MS 4. yüzyıllar arası)
30 harita, 500 resim, 42 çizim, 10 tablo
Her ülkenin tarihi, geçmişte topraklarında yaşayan insanların, toplulukların ya da devletlerin oluşturduğu kültür ve uygarlık izleriyle doludur. Anadolu, böyle ülkelere en güzel örnektir. Bu kitap, bir zamanlar Ege ve Akdeniz dünyasına damgasını vuran Eski Yunan uygarlığı ile Roma İmparatorluğu dönemlerinde Anadolu ve Türkiye Trakyası’nın siyasal ve kültürel panoramasını anahatlarıyla sunmak üzere Prof. Dr. Oğuz Tekin tarafından kaleme alındı.
Gurbet PastasıHemşinliler, Göç ve Pastacılık
Hemşinliler, geçtiğimiz yüzyıl dönümünde ekmek parası kazanmak için Rusya gurbetine gittiler. Orada, ekmek ve pasta yapmayı öğrendiler. Hem de çok iyi öğrendiler. Bizzat Rusya’da nam salacak, İran’da, Polonya’da muteber pastaneler açacak kadar. Sonra, Hemşinliler fırıncılığı, pastacılığı bütün Türkiye’ye taşıdılar. Memleketin hem büyük kentlerinde hem taşrasında pastaneler açtılar; pek çok yerde, oranın ilk pastanesiydi bunlar…
Ameleden İşçiyeErken Cumhuriyet Dönemi Emek Tarihi Çalışmaları
Erken Cumhuriyet döneminin emek tarihine ilişkin gelişmelerini çeşitli yanlarıyla ele alan bu kitap, genel olarak sözkonusu dönemin politik ve sosyal tahliline dönük çalışmalara katkıda bulunduğu gibi, Türkiye’de işçileşme süreçlerinin tarihindeki bir merhaleyi de aydınlatıyor.
Glafkos KleridesTarihten Güncelliğe Bir Kıbrıs Yolculuğu
On yıllardır uluslararası siyasetin çözülemeyen meselelerinden birisi olan “Kıbrıs sorunu” sahnesinden birçok aktör geldi geçti. Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi’nin ilk başkanı, uzun yıllar Kıbrıs Rum toplumunu görüşmelerde temsil eden “Baş Görüşmeci” ve nihayet Kıbrıs Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olarak on yıl görev yapan Glafkos Klerides de bu sorunun en yakın tanıklarından birisi.
Savaştan Barışa Giden YolAtatürk-Venizelos Dönemi Türkiye-Yunanistan İlişkileri
1919’da “Megali İdea”yı gerçekleştirmek için İzmir’e çıkan Yunan ordusu, 1922’de Türk direnişi karşısında yenilip Anadolu’yu terk etmişti. Türk tarih yazıcılığı açısından “Kurtuluş Savaşı”, Yunan tarih yazıcılığı açısından ise “Küçük Asya Felaketi” olan bu olay, Ege’nin iki yakası arasındaki uçurumu giderek büyüttü. Ancak Türkiye ve Yunanistan arasında kurulacak dostluğun hem Balkanlar hem de Avrupa coğrafyası açısından ne kadar kıymetli olacağının farkında olan Mustafa Kemal ile Venizelos’un bu gidişi durdurmadaki kararlılığı, yaklaşık on yıl içinde, iki ülkeyi savaştan barışa taşıdı.
Simgeden MilleteII. Abdülhamid'den Mustafa Kemal'e Devlet ve Millet
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı, bir yandan devletin uluslararası arenada kendisini söz sahibi bir aktör olarak tanımlamaya çalıştığı, diğer yandan bu söz sahibi aktörün artık törenlere sıkışmış ihtişamını, devletlik vasfını simgeler yoluyla yeniden öne çıkarmaya gayret ettiği bir dönemdir.
Osmanlılar ve ÖlümSüreklilikler ve Değişimler
"Ölüyü getirip olduğu gibi, apaçık kalmış gözleriyle yatağa yatırdılar, üstüne de gene işlemeli sakız gibi apak, yoğun bir sabun kokusuyla, yabanelması kokusu yayılan geniş bir çarşaf örttüler. Ölünün başı, açık gözleriyle dışarda kaldı. Yöreye kaygısız bakar gibiydi. Önce Telli Hatun geldi ölünün sağına geçip oturdu, arkadan Yeşil Anşa Hatun geldi, onun yanına çöktü..."
Yoksulluk HalleriTürkiye'de Kent Yoksulluğun Toplumsal Görünümleri
Açlar sınıfı konuşuyor bu kitapta... Ekonomik krizlerden önce de sonra da yoksul olan, hep yoksul kalacak olan, yoksulluğu kader gibi yaşayanlar, “en alttakiler”... Mülâkat resmiyetine girmeden, grameri düzeltilmeden, ‘langır lungur’... Kendi hallerini, gördükleri muameleyi, dünyayı, memleketi, zenginleri, kadınları-erkekleri, dini-maneviyatı, milleti-milliyeti nasıl algıladıklarını anlatıyorlar.
Tarih Ders Kitaplarında(1931-1993)Türk Tarih Tezinden Türk-İslâm Sentezine
Tarihin, ulus-devletler çağında milli hissiyatı muhasara altında tutmak, eğitimi biçimlendirmek, kuşakları "yetiştirmek" konusunda nasıl işe koşulduğunu biliyoruz. Etienne Copeaux, Türkiye'de 1931-1993 arasında kullanılan tarih ders kitaplarındaki güzergâhı takip ederek milli "eğitimimiz"deki tarih "tez"lerine eğilip; Türk Tarih Tezi'nin inşa edilişinden başlayarak siyasi dönem ve iktidarlara, oralarda hâkim zihniyetlere, eğitimi milli güvenlik siyasetlerinin uzantısı olarak kurgulayan ve beka paradokslarını eğitimin bir parçası haline getiren eğilime dikkat çekiyor.
Philipine Helene de Sassenage'ın ÂşığıOsmanlı Şehzadesi Cem SultanDauphine Tarihi
Cem Sultan, gerek kişiliği gerekse aktörü olduğu olaylar itibariyle döneminin ilginç bir şahsiyeti olarak Doğu'nun ve Batı'nın tarihyazımında yerini almıştır. Zeki, entelektüel, sevilen bir kişilik olan Cem, babası II. Mehmed'in ölümünün ardından ağabeyi II. Bayezid'e karşı giriştiği taht mücadelesini kaybedince Batı'ya sığınmıştı.
Geçici Bir Hoşgörü Modeli: Cemaatler ve Kozmopolit Kimlikİskenderiye 1860-1960
Tarihin ana ırmağı büyük şehirlerin vadisinden akar. Bu akışın uygarlık dediğimiz birikimleriyle örülen büyük şehirlerin çevre ve hayat dokusunda dünyanın, insanlık durumlarının her değişimi bir öncekiyle örtüşür ve bize bir tarih içinde, onunla birlikte oluştuğumuzu anlatır.
Sanki Viran Ankara
Ankara'nın, Türkiye'de modern kentleşmenin vitrini olarak tanzim edilmesinin üzerinden on yıllar geçti. Vitrin eskidi, kıyafetler epridi, dekor yıprandı, mankenlerin kolu bacağı koptu. Funda Şenol Cantek'in derlemesi, Ankara'nın heyecanlı modernleşme tarihi içinde 'düşkünleşmesi' hakkında bir kitap.
Avam ve Görenekİngiltere'de Geleneksel Popüler Kültür Üzerine Araştırmalar
Bugün etrafımızda böbreğini satarak yaşamaya, çocuğunu evlatlık vererek hiç olmazsa onun hayatını kurtarmaya çalışan insanlar gördükçe kendi utancımıza gömülüyoruz. Peki, ya insanlar yüz yıldan fazla süredir bu haldeyse? Bu soru, tekil failler bulmadan cevaplarla başa çıkmayı, yaşadığımız hayatı, bireylerin dünya üzerindeki varoluş şekillerini yeniden ve yeniden düşünmeyi gerektirdiği için rahatsız edici... E.P. Thompson da elbette kapitalizmin nasıl bir insani "dönüşüm" yarattığını, "neye", "niçin" artık eskisi gibi bakılmadığı sorusunu ihmal etmediği için önemli. Avam ve Görenek'teki makaleler baştan ayağa bu tür sıkıntılı soruların etrafında dolaşıyor.
Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri Bağlamında6-7 Eylül Olayları
Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, homojen bir ulus-devlet olma politikası çerçevesinde "vatan topraklarını Türkleştirmek" adına yürüttüğü faaliyetler, gayrimüslim azınlıkların aleyhine işleyen bir süreci de beraberinde getirmiştir.
Adana'ya Kar YağmışAdana Üzerine Yazılar
Adana, hiçbir zaman herhangi bir vilâyet olmadı. Kendine mahsus ve 'dik'ti. 'Esprisi' olan bir yerdi. Tantanası olan bir yerdi. Behçet Çelik elinizdeki kitabın Sunuş'unda belirtiyor; Adana'yı çağrıştıran öyle çok imge var ki: Sıcak, pamuk, portakal, pamuk işçileri, tekstil, kebap, şalgam, kabadayılık, küfür, edebiyat... Veya, Can Kozanoğlu'nun 'dışardaki' Adanalı karikatürü hakkında söyledikleri: Zengin, kaba, küfürcü, kavgacı, âlemci, eğlenceli, erkek…
Türk Milliyetçiliği, Gayrimüslimler ve Ekonomik Dönüşüm
Ulus devletlerin kendi egemenlik tarifleri ve milliyetçilik projeleri ısrarlı bir millî "safiyeti" gerektirmiştir. Sadece gündelik hayat üzerinde biçilen bir safiyet arayışı değildir bu. Milliyetçiliğin bir ufuk olarak benimsendiği, toplumsal yaşamda ise "diğer"leri açısından kolay atlatılamayan toplumsal travmaya sebep olan bir süreçtir. Bütün milliyetçilikler gibi Türk milliyetçiliği de bundan azade değildir.
Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek
Bilim tarihi yüzyıldan biraz daha yaşlı, dolayısıyla göreli olarak oldukça genç bir disiplin olsa da, öylesine baş döndürücü bir gelişme göstermiştir ki, bu disiplinin tarihini yazmak başlı başına bir iştir. Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek bilim tarihi yazıcılıgını üç evrede ele alıyor: İlk bilim tarihi eserlerinin yazılmaya başlandığı 19. yüzyılın son çeyreğinden 1930’lara kadar uzanan, daha çok pozitivist bir vakanüvisliğin etkisindeki birinci dönemi, kabaca 1930-1960 arasını kapsayan ikinci dönem izliyor. Ve nihayet bilim tarihinin akademik ve bilişsel kimliğinin oluştuğu, birçok bilim tarihi bölümü ve programının açıldığı 1960 sonrası üçüncü dönem. Gavroğlu bu üç döneme damgasını vurmuş bilim tarihçilerinin kimler olduğunu, eserlerini, tarihçilik anlayışlarını, basite kaçmadan ama sadelikten ve anlaşılırlıktan da ödün vermeden anlatmayı başarıyor.
Orada Bir Köy Var UzaktaErken Cumhuriyet Döneminde Köycü Söylem
Köy ve köylü romantizmi, Türkiye'de Cumhuriyet'in inşâ döneminin muteber temalarından biriydi. Asım Karaömerlioğlu, bu romantizmin arkasını kurcalıyor. Cumhuriyet elitinin, bir yandan sanayileşmenin ve kentleşmenin sonuçlarından duyduğu endişe sebebiyle köylüyü köyde tutmaya dönük yollar ararken; bir yandan da köylülerin özerk bir inisiyatif geliştirmesine mahal vermek istemediğini gösteriyor. Yazara yol gösteren kritik soru şu :"Uzun 20. yüzyılda", neden Türkiye'de köylülük özellikle uzun sürdü?
99 Günlük MuhalefetSerbest Cumhuriyet Fırkası
Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet dönemi siyasal alanının oluşumunda "iktidar"daki partiye karşı örgütlenmiş bir toplumsal muhalefeti ifade eder. Siyasal partiler literatüründe ağırlıklı olarak "gerici yığınlar"ın bir kalkışması olarak ele alınan, uygulanan modernleşme projesine karşı geleneksel-tutucu çizginin siyasal örgütü olarak yaftalanan bir partidir.
Eski Mezopotamya TarihiBaşlangıcından Perslere Kadar
"Irmaklar arasındaki ülke" anlamına gelen Mezopotamya'da yaratılan kültür, doğduğu toprakların dışında özellikle Doğu Akdeniz, Suriye, Filistin, Arabistan Yarımadası, İran ve Anadolu'yu etkilemiş ve bölge haklı olarak "uygarlığın beşiği" olarak nitelendirilmiştir. Eski Mezopotamya Tarihi, uygarlığımızı borçlu olduğumuz kadim bir tarihi tüm ayrıntılarıyla önümüze seriyor.
Osmanlı Kapısında BüyümekAhmet Mithat Efendi'nin Hikaye ve Romanlarında Gayrimüslim Osmanlılar
Toplumunun tüm kesimlerine ve meselelerine duyarlı olan Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde Osmanlı’nın çok milletli yapısını yansıtmıştır. Osmanlı Devleti’nin pek çok sorunla yüz yüze kaldığı, reformlarla Batı karşısında siyasî bütünlüğünü ve varlığını sürdürmeye çalıştığı bir dönemde yazmış, bu sorunlara cevap aramıştır. Gayrimüslim nüfusun da önemli bir mesele olarak ortaya çıktığı süreçte, sorunu “Osmanlılık” üst kimliği içinde çözmek gerektiğini savunmuştur.
Bolşevik İhtilâli ve Osmanlılar
Uygur Kocabaşoğlu ve Metin Berke’nin olağanüstü emekleriyle hazırlanan bu eserde, sosyalizm algısının ve genel anlamda ihtilâllerin Osmanlı toplumunda nasıl karşılandığı ve algılandığı yalnızca Rusya’daki devrimle değil, 1840’larda başlayan, Komün günlerine geri giden, 1917 ile canlanan ve 1920’lerde politik stratejiler gerekçesiyle güncellenen bir süreçte ele alınıyor.
Akdeniz Dünyası
Kendine özgü bir kültür havzası, dahası bir uygarlık beşiği olarak Akdeniz... Bu tasarım, özellikle büyük tarihçi Fernand Braudel'in çalışmalarından sonra bir hayli yaygınlaştı. Hatta belki, Akdeniz kültürü üzerine incelemeler yapanları, bir ortak Akdeniz tarihinin izini sürenleri bile tedirgin edebilecek kadar romantize edilerek popülerleşti! Elinizdeki kitapta, Akdeniz'in tarihsel gerçekliğine değişik pencerelerden bakan tarihçilerin çalışmaları yer alıyor.