Politika/Siyaset - 9. sayfa

Ordu ve Millet
1930'larda Almanya ve Türkiye'de Askerî Kültür

Tarihçi Emre Sencer, elbette köklü farklılıklara sahip olsalar da, bu çerçevede anlamlı bir mukayese imkânı sunan 1930’lar Almanyası ve Türkiyesi’nde, askerî kültürün baskın etkisini inceliyor. Orduya-subaylara özgü bakış açısının, iki savaş arası dönemde tümüyle siyasetin ve kültürün biçimlenmesinde oynadığı rolü görüyoruz.

Zarif ve Dinen Makbûl
Muhafazakar Üst-Orta Sınıf Habitusu

Muhafazakâr orta sınıflarda yeni olan ne? Hayat tarzları hal ve davranışları, zevkleri nasıl değişti? Bu değişim, bize ne anlatıyor? Aksu Akçaoğlu, bu soruların cevaplarını arıyor. Muhafazakâr orta sınıfın hal-davranış ve beğeni düzenini, bunun mekâna yansımasını, “sembolik ürünler piyasası”nı, moda anlayışını, sosyalleşme yollarını ve ortamlarını, “iç dünyanın” ve benliğin eğitim yordamlarını, zihniyet dünyasını inceliyor.

İran'da Devlet, Din ve Devrim
1796'dan Bugüne

Kitap Batı eğilimli olmayan bir devlet teorisi ve 1979 Devrimi’nin İslamî dönüşüne ve sonrasına çok farklı bir açıklama sunuyor, çünkü İslamîleşmeyi kültürel bir süreçten ziyade tarihsel ve siyasi bir süreç olarak görüyor.

Hepsi Aynı Şeyi Söyleyecekse Bu Kadar Çok İktisatçıya Ne Gerek Var?
Çoksesli Bir İktisat İçin Manifesto

“Uzmanların” televizyonlarda hararetle tek bilimsel doğru gibi sundukları iktisatla ilgili bilgiler gerçekten tarafsız, nesnel bilgiler midir? Neoliberalizmin amentüsü olan, Margaret Thatcher’in ünlü “Bunun alternatifi yok” sloganı, akademik dünyadaki dogmatizmden beslenmiyor mu? Teksesli iktisat korosu bir siyasal tahakküm aracı değil mi?

Türkiye'nin Anayasa Gündemi

Bu ortak yapıt, de jure ve de facto ayrımı çerçevesinde yayılan bilgi kirliliği eşliğinde, siyasal rejimler üzerine toplumda yaratılmak istenen algı operasyonu karşısında uzmanların, “anayasa kamuoyu”nu doğru ve gerçek bilgiye yönlendirme çabası...

Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler

Portreler üzerinden tarihe yeniden bakmayı, bakmakla kalmayıp Kürtlerin entelektüel ve siyasi tarihlerini, çeşitliliğe halel getirmeyen bir bütünlük üzerinden okumayı isteyenler için eşsiz bir başlangıç noktası. Tarihyazımına yeni bir soluk.

68'li ve Gazeteci

Tuğrul Eryılmaz, Asu Maro’yla yaptığı uzun söyleşide Türkiye’de ve dünyada 68’li olmanın anlamını, o dönemki arkadaşlıklarını, tanıklıklarını, TRT’den Nokta’ya, Yeni Gündem’den Sokak’a ve Radikal İki’ye gazetecilik serüvenini, tanıdığı onlarca insanı kendine özgü renkli, sivri dilli üslubuyla, hiç sakınmadan anlatıyor.

Yeni Osmanlıcılık
Hınç, Nostalji, Narsisizm

Osmanlı’nın “esas” kimlik olarak inşasına dönük çok yönlü bir seferberlik süregidiyor: Kamusal mekânların düzenlenmesinde Osmanlı’yı ihyâ gayreti; “tarih” deyince sadece Osmanlı’nın konuşulması; araba camlarında, yüzüklerde Osmanlı tuğraları; dükkânlarda “Osmanlı”lı isimlendirmeler… Nagehan Tokdoğan’ın çalışması, sahici bir anlama tutkusunu okuruna da aktaran çok yönlü sosyal bilimsel bakışın heyecan verici bir örneği.

"Ama Eşkıyalık Çağı Kapandı!"
Modern Türkiye'de Son Kürt Eşkiyalık Çağı (1950-1970)

Ahmet Özcan, hem tartışmayı genişletiyor, hem de Türkiye ve Kürtler bağlamında vakalarla, hikâyelerle, imgelerle donatılmış sağlam bir analiz ortaya koyuyor. Modern ulus-devletin serpilme sürecinde “eşkıya”dan “suçlu vatandaş”a, “masum köylüler”den “dağlı canavarlar”a geçiş nasıl oldu? “Münferit vakalar” sayılan “Doğu” eşkıyalığı, neden toplu bir kriminalleştirme eşliğinde sistemli bir “eşkıya avı”nın konusuna dönüştü? En nihayet “Eşkıya”dan “Terörist”e nasıl geçildi?

Solun Melankolisi
Marksizm, Tarih ve Bellek

Devrimci yasın özgürleştirici potansiyellerini soruşturan Solun Melankolisi, iki asırdır dünyayı değiştirmeye kendini adamış insanların anısını bugünün mücadelesine kazanmaya çağrı yapan, sol kültür üzerine yeniden düşünmek için tekrar tekrar okunması gereken bir kitap: “Hatırlamak, kurtarmak demektir; geçmişi kurtarmak ise şimdiyi değiştirmek anlamına gelir.”

Siyasette ve Toplumda
Narsisizm, Ayartma ve İktidar

Günümüzde medya ve internetin de tahrik ettiği sorunlu narsisizm, hayatın her alanında kendini gösterdiği gibi, politikaya da damgasını vuruyor. Kitabın odaklandığı mesele de, burası: politik narsisizm ve “güçlü lider” karizması etrafında gelişen popülizm. Faşizan bir popülizmin ve yabancı düşmanlığının dünyanın birçok yerinde güçlenmesinin, narsisizm “modasıyla” nasıl bağları var? “Güçlü adama” duyulan özlem, ne gibi narsistik özlem ve yaraları anlatıyor? Narsisistleri bu kadar çekici kılan nedir?

Acının İki Yüzü

Erkaçmaz, asker ailelerinin de, evladı dağa çıkmış ana babaların da gözlerinde aynı duyguları okuyor, iki acı arasında bir köprü kuruyor. Acının İki Yüzü, samimi, hemdert olmayı yürekten isteyen bir fotoğrafçının barış çağrısı…

Kimsesizler Cumhuriyeti

İsmail Saymaz, tarikat ve cemaatlere terk edilen eğitim alanındaki ihmalleri, kamu görevlilerinin dinî gruplara yol vermesini ve nihayet yoksul aile çocuklarının dramını gözler önüne seriyor.

Kratylos

Kratylos’ta Platon “adların doğruluğu” tartışması üzerinden dil konusunu ele alır. Adların ait oldukları şeylerle ilişkisini birbirine zıt iki varsayımdan hareketle sorgulayan Kratylos ve Hermogenes’e Socrates’in verdiği yanıtları aktarırken, dilin hem bilgi hem de varlıkla ilişkisi üzerine düşünür.

Stalin
İktidar Paradoksları (1878-1928) / Cilt 1

Stephen Kotkin üç ciltlik büyük emek ürünü eserinin bu ilk cildinde, 20. yüzyıl tarihinin şüphesiz en etkili siyasi şahsiyetlerinden Stalin’in Çarlık Rusyası’ndan Ekim Devrimi ve sonrasına uzanan 1878-1928 arası “yetişme” sürecini anlatıyor. “Stalinizm”in kuluçka dönemi olarak da okunabilecek bir süreç.

“Mücadeleciler”
Mücadele Birliği (1964-1980)

Türkiye sağının belki ülkücüler ve İslâmcılar kadar “meşhur” olmayan fakat çok etkili olmuş, biraz da “gizemli” bir hareketinin portresini çizen bir kitap “Mücadeleciler”.

Antep 1915
Soykırım ve Failler

Antep 1915-Soykırım ve Failler, Ermeni soykırımının üç faili üzerine odaklanıyor: Ali Cenani Bey, Ahmet Faik Erner ve Mehmet Yasin Sani Kutluğ. Kitap, Antep Ermenilerinin 1915’te yaşadığı, tehcirle başlayan ve birçoğunun ölümüyle sonuçlanan süreçte, bu üç isim özelinde soykırıma katılanların saikleri ve eylemlerini inceliyor.

Yeni Türkiye’nin Ruhu
Hınç, Tahakküm, Muhtaçlaştırma

Yeni Türkiye’nin Ruhu, tam da bu ihtiyacı tespit eden, “hınç, tahakküm, muhtaçlaştırma” stratejilerinin nasıl işlediğini titizlikle ele alan, Yeni Türkiye’de “yeni” olanı kavramaya aday, kıymetli ve eşsiz bir inceleme.

Yeni Dünya Düzeni'nin Av Sahası
Bosna Hersek

“Oyunlar oynuyoruz. Üçüncü kez üzerinde kucaklaşabileceğimiz ve gözyaşları içinde sözbirliği, kardeşlik, birlik için yemin edebileceğimiz yıkıntıları hazırlıyoruz... Bugünkü Bosna gibi bir memlekette nefret etmeyi bilmeyen ya da çok daha zor olanı, nefret etmeyi bilinçli olarak istemeyen, bir yabancı gibidir, düşmandır ve kimi zaman da işkence edilendir...”

Türk'e Tapmak
Seküler Din ve İki Savaş Arası Kemalizm

Onur Atalay, okuru 1930’lar boyunca genç cumhuriyetin üzerinde yükseleceği “manevi” temelleri yeniden değerlendirmeye çağırıyor. Yazar, etrafında milletin inşa edileceği bir ortak anlatının oluşum sürecinde söylemlerin, kavramların ve simgelerin sahip olduğu özgül ağırlığı ve bunların o zamanın totaliter rejimleriyle nasıl bir etkileşim içerisinde şekillendiğini tartışıyor.

Milliyetçiliğin Provokasyonu
Yugoslavya

Yugoslavya’nın bugünü de içeren tarihî hikâyesi, sadece coğrafî bakımdan değil, toplumsal-siyasî meseleler ve en temel insanî duyarlılıklar bakımından Türkiye’nin çok yakınında. Yugoslavya’yı “laboratuvar” gözüyle değil yakınlık duygusuyla izlemek, dünyanın gidişatını anlamak ve o gidişatta bir yer, bir taraf tutabilmek açısından önemli.

Türkiye’de Radikalleşme, Örgütleme, Lojistik
IŞİD Ağları

Doğu Eroğlu, IŞİD içinde örgütlenen kişilerle söyleşi yapıp, aileleriyle görüşüp, radikalleşmenin yaşandığı sıcak noktaları inceleyip, bu mahallelerde yaşayanların gözlemlerini derleyip, haklarında dava açılanların dosyalarında yer alan iddiaları değerlendirip, bu bilgileri daha da derinleştirerek, bir Türkiye IŞİD’i örgütlenmesini ortaya çıkarıyor.

Hannah Arendt
Yaşam Bir Anlatıdır

Hannah Arendt: Yaşam Bir Anlatıdır, eylemin “anlatı” ile olan bağını anlamada bizlere bir izlek sunarken, olan bitenin berisindekini kavramamızı sağlayacak estetik ve felsefe ilişkisi üzerine yeniden düşünmeye davet ediyor.

Bizans İmparatorluğu'nun Kısa Tarihi

Dionysios Stathakopoulos’un bu eseri, Bizans İmparatorluğu’nun bir kitaba sığdırılabilmesi güç serüvenini, yalnızca tek bir değişkene indirgemeden, etkileşimli bir kavrayışla, çevresiyle ilişkisini hesaba katan ve onu kapalı, izole bir tarih anlatısına hapsetmeyen bir titizlikle ele alıyor.