Ekim 2011 Tarihinde Tekrar Baskılar - 2. sayfa

Nöbetleşe Yoksulluk
Gecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği

Yoksulluk gerçeği, son yıllarda Türkiye’de derinleşiyor, boyutlanıyor, çeşitleniyor. Buna karşılık, görünmezleştiriliyor da... Yirmi otuz yıl öncesinde daha çok bir “acıma” nesnesi olan yoksulluk, şimdi daha çok bir dışlama, korku, hatta nefret nesnesi! Yoksul mahalleleri, yoksulluk imgesi, tekinsiz bir “varoş” terimiyle ürkünçleştiriliyor.

Büro Yöneticiliği ve Yönetici Asistanlığı
Çağdaş ve Bilimsel Sekreterlik

Yönetim bilimciler, yönetim kavramını değişik açılardan tanımlamışlardır: “Yönetim, planlama, örgütlenme, tamamlama, denetleme yoluyla uygulanan bir liderliktir; yönetim bir karar alma sanatıdır.” Yönetimi bir bilim olarak ele alıp araştırmalar yapan bütün yazarlar ve bilim adamları, insan ruhunun karakteristikleriyle, endüstriyel verimliliği birlikte incelemişlerdir.

Reklamcılık Kavramlar, Kararlar, Kurumlar

Reklamcılık günümüzde ister yaratıcısı ister müşterisi ister tüketicisi olsun, reklama “maruz” kalan herkesin el altında bulundurması gereken bir başvuru kitabıdır.

Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs

Niyazi Kızılyürek, Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs’ta, halen iki toplumun yaşadığı adanın ‘çözümsüzlük’ üzerinde katettiği mesafeyi geriye sarmak için dörtlü milliyetçilik matrisiyle nasıl ve niçin hesaplaşılması gerektiğini tartışıyor.

Yenişehir'de Bir Öğle Vakti

Sevgi Soysal, 1974 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanan Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’nde, çok boyutlu bir toplumsal kesiti sanki hiç zorlanmadan edebiyata aktarmış gibidir. Gözlemlediği alabildiğine gerçek insan portrelerini, birbirinden kopukmuş gibi duran hayatlarından alıp, zekice bir kurguyla buluşturur.

Millî Mücadelede İttihatçılık

Erik Jan Zürcher’in Millî Mücadelede İttihatçılık adlı kitabı, millî mücadelede İttihatçıların rolünün resmî tarihte yansıtıldığından çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmasına İzmir suikasti davalarını çıkış noktası olarak alan Zürcher, 1926’da, yani İttihat ve Terakki Fırkası kendini feshettikten tam sekiz yıl sonra İttihatçıların neden hâlâ tehlikeli sayılarak siyasal bir temizlik hareketine girişildiğini sorguluyor.

Ağa, Şeyh, Devlet

Martin van Bruinessen'in bu kitabı Kürtler üzerine yapılmış ilk ve en kapsamlı saha araştırmasına dayanmaktadır. Kürt coğrafyası üzerine antropolojik ve sosyolojik verileriyle öne çıkan Ağa, Şeyh, Devlet, ilk baskısının yayımlanmasından bu zamana kadar, bölgedeki ardı arkası kesilmeyen köklü sarsıntılarla ve altüst oluşlara rağmen, klasik bir referans eser olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

Şafak

Sevgi Soysal’ın Şafak’ı yazmasını mümkün kılan koşullar, bu romanına yansıttığı tanıklıkları, biliyoruz ki ülkenin sırf 12 Mart dönemi diye geçiştiremeyeceğimiz, bir türlü geride bırakılamayan gerçekleri. Yine de bunlara karşı yüreği dayandırıp, hâlâ okumak gerek bu başyapıtı. Karşılıklı güven duygusu ilmek ilmek çözülen bir toplumda, slogan kolaycılığına sapmadan farklı kesimleri anlamaya çalışan, en koyu bağlılıkların bile barındırabildiği çelişkilere cesaretle bakabilen, beden, ben ve öteki üçgeninde özgürlüğün imkânına dair çok samimi bir sorgulamanın romanı çünkü Şafak.

İktidar Olmadan Dünyayı Değiştirmek

Kapitalizmin kendini varetme koşulları aynı zamanda kendi mezar kazıcılarını da eğiten bir süreç yaratmıştır. Marx’tan başlayarak bugünün filozoflarına ve siyaset kuramcılarına uzanan dönemde defalarca dile getirilen bu durum, John Holloway tarafından eylemek fiilinin çevresinde yeniden örülürken, iktidar ve güç sahiplerinin bireylerin yaratıcı potansiyelleri üzerinde kurduğu baskıyı, bu baskının yeniden yaratma ve yarattığına sahip çıkma kabiliyetini nasıl sekteye uğrattığını, "yapma gücü"nün "yaptırma gücü"ne dönüşürken iktidar olma mantığının nasıl beslediğini tartışıyor.

Küçük Ağa

Küçük Ağa, Kurtuluş Savaşı yıllarında, siyasal karar ve tartışma merkezlerinin uzağında, Kuvvacı/Millici denilen, ama ne oldukları, neyi temsil ettikleri pek bilinmeyen birilerinin açtığı savaşa katılıp katılmamanın vebalini tartarak bir karar verme durumunda kalan insanları anlatır. Asırlardır sadece “halife-i ruyi zemin”in, padişahın açtığı sancağın altında savaşılacağı bilgi ve inancıyla yaşamış taşra insanlarının, halife-padişah çağrısının yokluğunda ve işgal haberleri yayılırken yaşadıkları ikilemlerin, açmaz ve iç çalkantıların, kendileri ve kaderlerine sahip çıkma hakkında yeniden düşünmek zorunda kalışlarının hikâyesidir.

Yağmur Beklerken

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminin ilk safhasını noktalayan Serbest Fırka denemesi... 1929 büyük ekonomik buhranı ve buna eşlik eden ağır kuraklık tehlikesi. Şeyh Sait ve ilk Dersim isyanları bastırılmış, Takrir-i Sükûn yasaları ile her tür muhalefet ezilmiş, dağıtılmış, “Atatürk devrimleri” yürürlüğe girmiştir. Yağmur Beklerken’de Tarık Buğra Serbest Fırka denemesi/girişimi ekseninde bütün bu gelişmelerin Anadolu taşrasındaki sonuç ve yansımalarını konu edinirken aslında on yıllık Cumhuriyet’in bir bilançosunu da yapmaktadır.

Anadolu'dan Yeni Dünya'ya
Amerika'ya İlk Göç Eden Türklerin Yaşam Öyküleri

Yorgununu ver, yoksulunu ver bana, Özgürlüğü solumak isteyen boynu bükük kitlelerini ver. Emma Lazarus’un, New York Hürriyet Abidesi kitabesinde yer alan mısraları bunlar. ABD, dünyanın her köşesinden göç eden insanlarca kurulmuş bir ülke. Pek bilinmez ama yıkılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan da göç almış...Rıfat N. Bali, birinci el tanıklıklara başvurarak, yüzyıl dönümünde ABD’ye göç eden Türklerin hikâyesini anlatıyor.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

İki yakın arkadaşın aynı kadına âşık olması ve kahvaltıda peynirin üzerine reçel sürebilme iştahı.

Marka Yönetimi
Güçlü ve Başarılı Markalar İçin Temel İlkeler

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi olan Işıl Karpat Aktuğlu bu çalışmasında, markanın ne olduğundan, değerinin nasıl ölçüldüğüne kadar geçen süreçle, bütünleşik pazarlama iletişimi çabalarını temel alarak marka yönetim sürecini derinlemesine analiz etmektedir

Dublörün Dilemması

Murat Menteş, okumacı, tartışmacı, kavgacı, yani kışkırtıcı bir yazar arkadaşım. Onunla çekişirken çiçek açarsınız. Yazarlık macerasını ben de merakla izliyorum. Peşinen söyleyeyim, fiktif, tümden hayal ürünü metinler sevmem, fakat Murat Menteş’in birbiri peşi sıra kurduğu cümlelerin gücü, benim kendimce şikayetimi kuruntuya dönüştürdü. Ben, Murat’ın yaşındayken kelimelerle kasap gibi boğuşuyordum; Murat aksine, kelimeleri kırbaçlayıp cümleler içinde düzene sokuyor ve bunu pek mahirce başarıyor.

Taşraya Bakmak

Taşra: Darlık, boğuntu, kasvet, tekdüzelik, kenarda kalmışlık, gerilik, bağnazlık, kavrukluk, güdüklük... Taşra: Saflık, samimiyet, sıcaklık, sahicilik-otantiklik, sükûnet, asûdelik... Buna benzer olumlu-olumsuz klişelerle anılır taşra. Peki o klişelerin ötesinde ne var?

Göz

“O kadınla, o Matilda’yla Berlin’deki émigré varoluşumun ilk yıllarında tanıştım, iki zaman diliminin yirmili yıllarının başlarında: bu yüzyılın ve kendi berbat hayatımın...” Göz, s.11

Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914

Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914’te Şevket Pamuk, bu tarihin aslî unsurları olan insanları taraf oldukları iktisadî ilişkiler içine yerleştirerek imparatorluğun iktisadî tarihini öne çıkarıyor. Sıradan insanların varoluş koşullarını, direnişlerini, devletle başetme pratiklerini izliyor. Osmanlı toplumsal düzenini, toprak rejimini, belirli bir toplumsal kültürün iktisadî yapıları nasıl algılayıp, kendi gündelik hayatı içinde nasıl konumlandırdığını inceliyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan imparatorluğun dört yüz yıllık bir zaman dilimi içerisindeki hareketli toplumsal hayatını akıcı bir dille anlatıyor.

Yoksulluk Halleri
Türkiye'de Kent Yoksulluğun Toplumsal Görünümleri

Açlar sınıfı konuşuyor bu kitapta... Ekonomik krizlerden önce de sonra da yoksul olan, hep yoksul kalacak olan, yoksulluğu kader gibi yaşayanlar, “en alttakiler”... Mülâkat resmiyetine girmeden, grameri düzeltilmeden, ‘langır lungur’... Kendi hallerini, gördükleri muameleyi, dünyayı, memleketi, zenginleri, kadınları-erkekleri, dini-maneviyatı, milleti-milliyeti nasıl algıladıklarını anlatıyorlar.

Kapitalizm, Yoksulluk ve Türkiye'de Sosyal Politika

Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiye’deki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor.

Sanat / Siyaset
Kültür Çağında Sanat Ve Kültürel Politika

Sanat siyaseti içerir mi, dışında mı bırakır? Yoksa sanatınki büsbütün başka bir siyaset midir? Ya da... sanatın, hayatı; hayalgücünün de gerçekliği dönüştürebilme kudreti genelgeçer siyaseti tehdit mi eder? Plato bu yüzden mi şairleri ideal kentinden kovmuştur?

Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş

Eski Yunan ve Roma dünyası; siyaset, hukuk, askerlik, mimarlık, sanat, düşünce ve tarih yazıcılığı alanlarında günümüz Batı uygarlığı üzerinde çok önemli etkiler bırakmıştır. Batı dünyası –Girit’teki Minos uygarlığı ve Yunanistan’daki Miken uygarlığını da kapsayacak şekilde– Eski Yunan ve Roma uygarlıklarının bıraktığı miras üzerine kurulmuştur. Bu kitapta yaklaşık 3500 yıllık bir dönemin tarihi ele alınmaktadır.

Ben Bir Gürgen Dalıyım

… ben de, neden olmasın belki uçarım diye, hemen kanat çırpmaya başladım. Daha doğrusu, ne kadar yaprağım varsa hızla açıp kapadım. Böyle yapınca, ilkin, yemyeşil bir hışırtıya boğuldum tabii. Öyle ki, ellerindeki baltalarla üzerime yürüyen adamlar bile bu hışırtıyı duyunca bir an için duraksadılar. Derken, onların şaşkın bakışları altında, tıpkı bir kuş gibi yerden havalandım ben ve boşlukta, tıpkı bir kuş gibi uçmaya başladım.

Yaramazlık Etme Henry

Haylaz mı haylaz… Yaramaz mı yaramaz… İşte Felaket Henry Bu ev ikimize birden dar!