#ordu Etiketindeki Kitaplar

Askerî Müdahalelerin Orduya Etkisi
Hiyerarşi Dışı Örgütlenmeden Emir Komuta Zincirine

Doğan Akyaz, 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971’deki askerî müdahaleleri, bununla birlikte müdahalelerin öncesi ve sonrasındaki girişimleri, arayışları, tartışmaları inceliyor. Her iki dönemdeki cunta yapılanmalarını ayrıntısıyla ele alıyor. Hükümetlerin ve sivil siyasi otoritenin cuntalaşmayı önlemeye dönük çabasının, ki bu çaba bizzat ordu yönetimi tarafından da paylaşılıyor, sonuçta ordunun siyasetteki ağırlığının yerleşikleşmesini, kurumlaşmasını beraberinde getirdiğini görüyoruz.

Demokratikleşme Sürecinde Ordu
Silahlı Kuvvetlerin Demokratik Reformu Üzerine Düşünceler

Juvenal, “Quis custodiet ipsos custodes?”, yani “muhafızların muhafızlığını kim yapacak?” diye sorarak sivil hükümetler ve silahlı kuvvetler arasındaki temel meseleye neredeyse 20 yüzyıl önce işaret ediyordu.

Muktedirlerin Siyaseti
Merkez Sağ-Ordu-İslâmcılık

İletişim Yayınları’ndan daha önce AP- Ordu İlişkileri: Bir İkilemin Anatomisi adlı kitabı yayımlanan Ümit Cizre’nin 1994-97 yılları arasında yabancı dergilerde çıkan makalelerinin biraraya getirilmesi ile oluşan Muktedirlerin Siyaseti, ‘siyasal sistemin krizi’ hakkında analitik sağlamlığa sahip yorumlar içeriyor. Cizre’ye göre Türkiye’de siyaseti rejim ve muktedirler tıkıyor, oysa siyaset, problemleri çözmek ve bu yönde tartışabilmek için şart.

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 9 / Dönemler ve Zihniyetler

Modern Türkiye’de Siyasî Düşünce dizisi Dönemler ve Zihniyetler cildi ile tamamlanıyor. 19. yüzyılda başlayan Osmanlı-Türk modernleşmesi ve bunun siyasal düşünce âlemi üzerindeki etkisi farklı kaynak tartışma, aktör ve hareketlerle ortaya konuyor. Dönemler ve Zihniyetler bu süreç içerisinde yaşanan farklı tartışmaları ve bu tartışmaların aktığı farklı mecraları bir araya getirirken, siyasal düşünce dünyamızın zenginlik, farklılık ve “araz”larının bir dökümünü sunuyor.

Manevralar
Kadın Yaşamının Militarize Edilmesine Yönelik Uluslararası Politikalar

Kadın hayatının militarizasyonu sadece savaşlarla sınırlı değil. Gündelik askerî pratikler de kadınların hayatlarına çeşitli şekillerde girip, var oluyorlar. Askerlik yapan kadınlar, askerî harekâtlarda zarar gören kadınlar; tecavüze uğrayan, işkence gören, hemşirelik yapan, aşçılık yapan yine onlar... Cynthia Enloe, kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğine dair bu çalışmasında uluslararası örnekleri değerlendirip, aynı tahakküm pratiklerinin nasıl var olduğunu gösteriyor.

Yeni Savaşlar

Son on-yirmi yılda çehresi adım adım değişen “savaş” kavramını ele alan Herfried Münkler, kapsamlı analizinde klasik devlet savaşlarının ortadan kalkışının panoramasını ortaya koyuyor. “Yeni savaşlar”ı eski savaş biçimleriyle karşılaştırarak bunların karakteristik özelliklerini de netleştiriyor.

Türkiye'de Sol ve Ordu
(1960-1971)

Özgür Mutlu Ulus, bu kapsamlı çalışmasında, 1960-1971 yılları arasında siyaset sahnesinde yer alan sol hareketlerin orduya ve cuntacılığa yaklaşımlarını incelerken, aralarındaki teorik tartışmalara da geniş yer ayırıyor; orduya bakışın sol çevrelerin siyasi anlayış ve pratiklerini belirleyen temel unsurlardan biri olduğunu ileri sürüyor. Dönemin sol hareketlerine dair sunduğu panoramayı, sosyalist çevrelerden önemli isimlerle yaptığı görüşmelerle zenginleştiriyor.

Ordulu Emin'in "Kurtuluş" Tarihi

Kod ismi kullanması sayesinde 12 Eylül’ü yakalanmadan atlattığını söyleyen “Ordulu Emin”, sadece 1970’lerin değil, 80’lerin ve sonrasının devrimci sosyalist mücadele ortamının canlı bir tasvirini yapıyor. Bir o kadar da samimi bir muhasebesini…

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 4 / Milliyetçilik (Ciltli)

Milliyetçilik, Türkiye’de siyasal ideolojiler zemininde neredeyse siyaset-ötesi ve ideolojiler-üstü bir temel ilke konumunda. Farklı ideolojik donanımlarla ve referanslarla eklemlenebilmesinin ona kazandırdığı bu yaygınlık, hegemonik bir gücü ifade eder mi?

AP-Ordu İlişkileri
Bir İkilemin Anatomisi

AP ve önderi Demirel, Türkiye’de ordu-politika ilişkisinin en “canlı” yaşanıp tartışıldığı 1960-80 döneminin baş aktörleri arasında yeralıyor. Demirel’in orduyu bir yandan sınırlayıp hükümete tabi kılmaya, bir yandan “suyuna giderek” yatıştırmaya yönelen ikili söylemi, ordu-politika ilişkisinin cereyan ediş biçiminde başlıbaşına önemli bir etken.

Baybahanlı Nubar
Karadeniz’den Bir Ermeni Yetimi

Halil Erhan, Karadeniz’den bir Ermeni yetimi Baybahanlı Nubar’ın, yani dedesinin hayat hikâyesini anlatırken geniş bir panorama çiziyor: Hamidiye Alayları’nın baskınları; Ermenilerin yaşayışları ve zaman içinde uğradıkları zulümler; vicdanlı biri tarafından kurtarılan, Müslüman olarak büyütülen bir yetimin verdiği hayat mücadelesi; Karadeniz köylerindeki ağalık düzeni... Nubar’ın ya da Müslümanlaştırılıp Türkleştirildikten sonraki adıyla Kamil’in gerçekle kurgunun iç içe geçtiği yaşam öyküsü, 1900’lü yılların başlarından itibaren Karadeniz’deki yaşama, kültüre, dönüşüme dair malumatı da ince detaylarla veriyor.

Askerlik “İşi”
Askerî İşgücünün Karşılaştırmalı Tarihi (1500-2000)

Erik Jan Zürcher’in derlediği bu kitap, alanında uzman akademisyenlerin, dünyanın dört bir yanındaki askerî işgücünü incelediği makalelerden oluşuyor. Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı da içine alan geniş bir coğrafyada ve 1500-2000 yıllarını kapsayan geniş bir zaman aralığında askerî işgücü ilişkilerine odaklanıyor.

Ordu ve Siyaset
27 Mayıs - 12 Mart

Ordu-Siyaset ilişkisi, Türkiye siyasetinin “ağırlıklı” bir özgül alanı. Kurtuluş Kayalı, bu alanda ve ilişkide Cumhuriyet’in kuruluşundan 12 Mart sonrasına dek yaşanan gelişmeleri, asker-sivil aydınlar ile halk arasındaki kopukluk açısından irdeliyor.

Adı Başka Acı Başka
Karadeniz’in Son Ermenilerinden Harut Usta

İbrahim Dizman, hemşerisi Harut Usta’yı uzun uzun konuştururken, ayrıca tanıklık ve gözlemlere başvurarak, özenle çerçeveleyerek anlatıyor onun hikâyesini.

Ordu ve Millet
1930'larda Almanya ve Türkiye'de Askerî Kültür

Tarihçi Emre Sencer, elbette köklü farklılıklara sahip olsalar da, bu çerçevede anlamlı bir mukayese imkânı sunan 1930’lar Almanyası ve Türkiyesi’nde, askerî kültürün baskın etkisini inceliyor. Orduya-subaylara özgü bakış açısının, iki savaş arası dönemde tümüyle siyasetin ve kültürün biçimlenmesinde oynadığı rolü görüyoruz.