#islam Etiketindeki Kitaplar

Elhamdülillah Laikiz
Cinsiyet, İslâm ve Türk Cumhuriyetçiliği

Nancy Lindisfarne, Türkiye’de saha çalışması yapmış bir antropolog. Bu kitabında Richard Tapper ile beraber Eğridir kasabasında yaptıkları saha araştırmasına dayanarak, cinsiyet, İslâm ve devlet arasındaki ilişkileri inceliyor; İslâm’ın sıradan insanlar için ne anlama geldiğini, yaş, cinsiyet ve toplumsal sınıf farklarının insanların dinle olan farklı ilişkilerini nasıl etkilediğini bulmaya çalışıyorlar.

İslâm'ın Ekonomik Yüzleri

Müslüman toplumlarda “kâr”, “zekât”, “riba” gibi kavramlar tartışma konusu olsa da, İslâm’ın ekonomik veçhesi, sosyo-politik yönünün gölgesinde kalmış durumda. Oysa İslâm bankacılığı ve İslâm sermayesi gibi olguların 1970’li yıllardan beri, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkenin ekonomisinde etkin bir yeri var. Ne yazık ki “ekonomik İslâmlaşma" sürecine bütünlüklü ve analitik bir yorum getiren pek az araştırmaya rastlıyoruz.

Edessa Urfa Kutsal Şehir

Bugünkü sakinleri tarafından bir `Peygamberler ve Evliyalar` şehri olarak bilinen Urfa geçmişte de benzeri özellikleriyle değişik dinler ve mezhepler tarafından kutsal, `kutsanmış` bir şehir olarak kabul edilmiştir. Urfa, tarihi boyunca kendine özgü yaşam tarzı, gelenekleri, kültürü ile her zaman büyük ilgi uyandıran büyülü bir şehir hüviyetini korumuştur.

Hatay'da Çoketnili Ortak Yaşam Kültürü
"İnsaniyetleri Benzer..."

Türkiye, etno-kültürel bileşimi bakımından bir “mozaik” ise eğer, onun en nadide parçalarından birinin Hatay olduğuna kuşku yok. Biraz romantizmle, Hataylılık kültüründen, kimliğinden söz edebiliriz. Farklı dinlerden ve etnik kökenlerden insanlar, Hatay’da birarada yaşıyorlar. Kimi gerilimlerle, ayrışmalarla...

Ortadoğu'da Maduniyet
Toplumsal Hareketler ve Siyaset

İran kökenli araştırmacı Asef Bayat, Müslüman Ortadoğu toplumlarındaki toplumsal değişime, Oryantalizmin kalıplarını kıran bir bakışın imkânlarını sunuyor elinizdeki derlemede. Her şeyden önce, "durağan" bir karakteri, bir "kendine özgülüğü" değil; değişimi vurgulayarak ve "küresel güneyin" başka ülkeleriyle benzerliklere dikkat çekerek bakıyor bu toplumlara.

İslâm Hümanizmi

Klasik İslâm uygarlığının barındırdığı kültürü geniş bir perspektifle ele alan ve şiir, müzik, şarap, aşk, oyun, avlanma, kıyafet, gösteriş, ahlâk, metafizik, bilgi kuramı, tarih anlayışı gibi boyutlarıyla değerlendiren İslâm Hümanizmi, İslâm'ın sıklıkla göz ardı edilen kültürel tarihine eğiliyor.

Siyasî İdeoloji Olarak
İslâmcılığın Doğuşu

Batı etkisinin, Batıcılığın, modernliğin karşıtı sayılan, çoğu kez kendisini de öyle algılayıp sunan İslamcılık akımının tamamıyla Batılılaşma ve modernleşme sürecinin belirleyiciliği altında cereyan eden oluşumunu ele alan bir çalışma. İslamcılığın bir modern ideoloji olarak doğduğu koşullar ekseninde, 19.-20. yüzyıl dönümünde Osmanlı siyasî sahnesine çıkan ana fikir akımlarının İslam'a ve "geleneğe" bakışları...

Türk Tarihinde İslâmiyet

Türklerin İslamiyet’i kabulüyle başlayan değişim, Türk toplumlarının yerleşik kültürlerini sarsmış, eski dinlerinin yaratmış olduğu sistemi, düşünceden toplumsal ilişkilere uzanan bir yelpazede yenilemiş, Türk toplumsal hayatına bambaşka özellikler kazandırmıştır. Akpınar, bu büyük değişimin ekonomi, hukuk, bilim, felsefe, edebiyat ve güzel sanatlar alanlarında ortaya çıkardığı yeni görünümleri inceliyor.

İslâm, Halk ve Devlet

Zubaida, “politik İslam” akımlarını, Ortadoğu’nun devlet geleneğiyle, siyasi yapısıyla ve popüler kültürüyle ilişkisi içinde inceliyor. İslam’a özgü olmayan bu örüntülerin İslamî hareketin biçimlenmesindeki belirleyiciliklerini vurguluyor. Politik İslam’ın baskın karakteri, ona göre ulus-devlete bağlı bir milliyetçiliktir.

Postmodernite Sivil Toplum Ve İslam

Son yıllarda adından sıkça söz edilip de -çoğunlukla- ne olduğu pek anlaşılamayan bir şey (postmodernizm), genellikle yanlış anlaşılan bir şey (sivil toplum) ve yine genellikle, doğru anlaşıldığından hiç şüphe duyulmayan bir şey (İslam)... Ali Yaşar Sarıbay Postmodernite, Sivil Toplum ve İslam’da, bu üç “şey”i, üç akım olarak değil üç “sosyolojik çözümleme nesnesi" olarak alıp gündelik tartışmaların uzağında olmayan bir çerçevede tartışıyor.

Batı'da Bir Nakşi Cemaati
Şeyh Nâzım Kıbrısî Örneği

Nakşibendîlik, nüfuz ve nüfus açısından, İslam tarikatları içinde önemli bir yere sahip; Şeyh Nazım Kıbrısî cemaatinin Londra’daki kolu da Nakşî cemaatleri içinde özel bir yere sahip. Tayfun Atay’ın antropolojik incelemesi bu ilginç vak’ayı, bir Batı metropolünde yerleşik özgül bir İslamî cemaati konu ediniyor; genişledikçe bölünen ve ayrışan çağdaş İslam dünyasından tartışmaya değer bir kesit sunuyor.

Saltanat Şehri İstanbul

Saltanat Şehri İstanbul, yirmi altı yüzyılı aşan tarihi içinde büyük medeniyetlere ev sahipliği yapan İstanbul üzerine yazılmış en önemli eserlerden biri. John Freely, şehrin o upuzun tarihini, söylencelere dayanan ilk kuruluşundan bugüne kadar kesintisiz olarak aktarıyor. Koloni olarak kurulduktan on yüzyıl sonra yeniden inşa edilerek Doğu Roma İmparatorluğu’na başkentlik yapan, ardından Roma kültüründen Bizans kültürüne geçişin eşiği olan şehir uzun yüzyıllar Hıristiyan dünyasının merkezi olmuştu.

Yasak Kent Buhara 1830-1888

Buhara Avrupalılar için her zaman gizemli bir kent olmuştur. Bu egzotik topraklara gelip de kimlikleri afişe olan seyyahların çoğu ülkelerine dönemedi. Bazı batılı seyyahlar yolculuğa çıkmadan önce, Arapça ve Farsça öğreniyor, tasavvuf ve İslâm kurallarını hatmettikten sonra da kılık değiştirip, Müslüman dervişler olarak Buhara yollarına revan oluyorlardı.

Gerçeğin Ardından
Bir Antropoloğun Gözünden İki İslam Ülkesinin Son Kırk Yılı

Clifford Geertz, İslâmiyet üzerine yaptığı incelemeler vesilesiyle Anglo-Sakson akademi dünyasında çok tanınmış bir isim. Antropolojinin üstadlarından sayılıyor. Gerçeğin Ardından, Geertz’in, İslâmiyet’in çeşitli yerelliklerde nasıl yaşandığını, tecrübe edildiğini, dönüştüğünü ele aldığı pek çok mukayeseli çalışmasından farklı bir eser. Bir bakıma, bütün bu çalışmalardan süzülen bir muhasebe.

"Yav İşte Fabrikalaşak"
Anadolu Sermayesinin Oluşumu: Kayseri-Hacılar Örneği

Tipik bir kapitalistleşme ve modernleşme hikâyesi bu. Hırsla “hatta hınçla” çalışan pratik ve pragmatik bir kapitalist tipinin hikâyesi... Bir girişimci iştahının hikâyesi… Moda tabirlerin düşündürdüğü türden “kendine mahsus” bir hikâye değil.

Tanrının İntikamı
Din dünyayı yeniden fethediyor

Çağdaş İslami hareketler üzerine yetkin bir uzman olan Fransız araştırmacı Kepel, kısa sürede pek çok dile çevrilen kitabında, 1970’lerden itibaren büyük tek tanrılı dinlerin canlanmasını yorumluyor. Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi toplumlarında “aşağıdan yukarıya yeniden dinselleşme”nin özgül dinamiklerini ele alıyor; yeni dinsel radikalizmin, modernlik karşısındaki gerilimini tartışıyor.

Eğreti Kamusallık

Kayseri örneğinde, “Millî Görüş” geleneğinden gelen siyasi kadroların yönetimindeki belediyecilik pratiğini ele alan bu inceleme, aslında birkaç düzlemde okunabilir. Öncelikle, elbette, İslâmcı belediyeciliğe dair bir analiz: Muhafazakâr mekân üretim politikası ve kent imgesi... Yerel sınıfsal-toplumsal ittifak yapısı... Geleneksel eşraf ve yükselen "yeni burjuvazi"...

Oryantalizm, Hegemonya ve Kültürel Fark

“Batılı” ve “Doğulu” akademisyenlerce kaleme alınmış sekiz makaleden oluşan kitap, Müslüman kadınların peçesine ya da Kuzey Afrika’da uygulanan kadın sünnetine ilişkin Batılı yaklaşımlardan uluslararası ilişkiler kuramına, sinemadan İslamî harekete, hegemonik Batılı söylemlerin yaşadığımız dünyayı nasıl kaplayabildiğini, örtebildiğini inceliyor.

"Öl Dediler Öldüm"
Türkiye’de Şehitlik Mitleri

Serdar M. Değirmencioğlu’nun hazırladığı derleme, sosyal bilimlerin bu önemli ve tabu konu karşısındaki sessizliğini bozarak, şehitlik mitolojisinin türevlerini ve yansımalarını inceleme amacı güdüyor. Kitapta, şehitlik kavramının farklı dönemlerdeki ve farklı bağlamlardaki kullanımları ele alınıyor: Çanakkale Savaşı, 27 Mayıs… İslâmcılıkta, Alevilikte ve radikal solda şehitlik kavramının yeri ve dönüşümleri...Şehitlik söylemi nasıl yeniden üretiliyor...Şehitlik mitolojisi kamusal alanı nasıl çatışma belleğinin hâkimiyetine sokuyor?

Orta Asya'da İslam Misyonerleri
Fethullah Gülen Okulları

Fethullah Gülen hareketi hangi amaçla Orta Asya ülkelerinde onlarca okul açıyor? Bunlar “Altın Nesil” yaratma ideali güden Nurcu misyonerlik okulları mı, yoksa Türkleştirme politikasının araçları mı? Avrupa Birliği yolundaki Türkiye, bir yandan da doksanlı yılların başından itibaren dağılan Türkdil eski Sovyet cumhuriyetleri arasında bir etkinlik stratejisi güdüyor.

İslâm'la Bir Yaşam

“Dar kafalı ulema tarafından kâfir ilan edilen ama çok derin bir imanı olan bu insanın, Ebu Zeyd’in kaderi, bazen Ortaçağ’ın dindar Müslümanlarının -ama aynı zamanda Hıristiyan dindarlarının da- kaderini hatırlatıyor.” Annemarie Schimmel Yaşayan önemli İslâm düşünürleri arasında sayılan Ebu Zeyd, ülkesi Mısır’da radikal ve fundamentalist İslâmcı hareketin baskılarına uğradı.

ABD, İsrail ve Filistinliler
Kader Üçgeni

2. Dünya Savaşı sonrasının en ağır ve kronik uluslararası sorunlarından biri olan Filistin Sorunu hakkında yazılmış en derinlikli eserlerden biri... Çığır açıcı bir dilbilim kuramcısı olarak saygınlık kazanan, ama muhalif tutumu nedeniyle akademik elitten ve medyadan dışlanan Chomsky; ABD-İsrail-Filistinliler üçgenindeki iktidar ilişkilerini, stratejileri, dengeleri müthiş bir titizlik ve ayrıntı zenginliğiyle ortaya koyuyor.

Zaman İçinde Bediüzzaman

O, hem derviş kıyafetini giyip Bağdat yollarına düşen Molla Said hem Kürt kimliğinin dönem içerisinde önde gelen isimlerinden Said-i Kürdi. Kimilerince “üstad”, kimilerince “gerici”. Bediüzzaman, Molla Said, Said-i Kürdi, “üstad” veya bilinen ismiyle Said Nursi.

“Benim Milletim...”
AK Parti İktidarı, Din ve Ulusal Kimlik

Millet”ten kimi anlıyoruz? Türkiye’nin son on yılında, AKP iktidarı döneminde, ulusal kimlik tanımı nasıl değişti? Din, ulusal kimlik tanımı içinde nasıl bir yer ve anlam edindi? Büke Koyuncu, bu soruların cevabını ararken sadece genel politik söyleme bakmıyor, bir dizi özgül konuyu ve pratiği mercek altına alıyor.