#avrupa tarihi Etiketindeki Kitaplar

Komintern’in Alacakaranlığı
1930-1935

Komünist Enternasyonal (Komintern) 1919 ile 1943 arasında faaliyet yürütmüş komünist dayanışma ağının en geniş katılımlı cephesini teşkil eder. Birinci Enternasyonal’in olumlu mirasına sahip çıkarken, Birinci Dünya Savaşı sırasında kendi hükümetlerinin yanında saf tutan sosyal demokrat partilerin İkinci Enternasyonali’nden de kendisini ayırmıştır.

Dünya Altüst Oldu
İngiliz Devrimi'nde Radikal Düşünceler

"Kısa bir süre için sıradan insanlar, kilisenin ve toplumsal üstlerinin otoritesinden, daha önce olduğundan ve -uzunca bir süre için de- daha sonra olacağından çok daha özgürdüler."

Anarşizmler
Anarşizmin Geçmişi ve Tarihleri

“[Bu çalışma] salt kendi ‘anarşizm şudur versiyonu’nu önererek değil, bugüne kadar anarşizmin neliğini, anarşizmin nasıl temsil edilegeldiğini, anarşist geçmişin hangi yollarla anarşizm tarihlerine dönüştürüldüğünü ve anarşizme dair bilginin yapılması sürecini nasıl ‘anarşizan’ bir hale sokabileceğimizi araştırarak gerçekleştirmeyi deniyor.”

Geographika: Yeniden Keşfedilen Yunanistan

Sürekli altüst oluşlar içinde tarihi yeniden yazılan bir ülkeyi gezmek, görmek, gözlemlemek... Dostluk ve düşmanlık duygularının sırt sırta yaşadığı toprakları ve bu topraklar üzerinde yaşayan insanları tanımak... Bir coğrafyaya resmi söylemlerin dışından ve ötesinden bakabilmek... Elinizdeki kitap yukarıdaki spotların ışıkları altında, kadim komşumuz Yunanistan'ı, geçmişten bugüne akan öyküsü eşliğinde anlatım iddiasını taşıyor.

Majestelerinin Konsolosları
İngiliz Belgeleriyle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki İngiliz Konsolosları (1580-1900)

Uygur Kocabaşoğlu, Majestelerinin Konsolosları’nda 16. yüzyıldan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda yerleşikleşen İngiliz konsolosluk faaliyetinin tarihini anlatıyor. Levant’ta etkinleşmeye başlayan İngiliz ticaretinin sadece bu alanla sınırlı kalmayıp 19. yüzyılda nasıl yeniden şekillendiğini; siyasi, iktisadi ve kültürel denetim mekanizmalarının Osmanlı’daki İngiliz kordiplomatik manevralarında nasıl kullanıldığını araştırıyor.

Neden Avrupa Tarihi ?

Huricihan İslamoğlu’nun çerçevesini çizdiği, Avrupa tarihinin değişik veçhelerinden yola çıkan üç tebliğ etrafında yürütülen tartışma, Avrupa tarihinin özelliklerinden çok daha fazlasını sunuyor. Modernliğin tarihsel gelişme süreci ve bu süreçte Avrupa’nın ne ölçüde benzersiz/biricik olduğu meselesi, sürekli etrafında dönülen tartışma odağını oluşturuyor.

Karşıt Hafızalar
Soykırımın Önemi ve Etkisi Üzerine

Yahudi Soykırımı, yani Holokost, gerçekleştikten ancak onyıllar sonra Batı kamuoyunun kolektif hafızasının yüzeyine çıktı ve yoğun bir hesaplaşmanın konusu oldu. Dan Diner’in bu kitaptaki sorgulamasına yön veren temel sorunun buradan türediği söylenebilir: Nedendi bu gecikme?

Haçlı Seferleri

Selçuk Türkleri ile Bizanslılar arasındaki Malazgirt Savaşı’yla başlayan, 11. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın sonuna yaklaşık ikiyüz yıllık Haçlı Seferleri ile süren, 1453’te İstanbul’un fethi ile noktalanan süreç... Doğu ile Batı, İslam dünyası ile Hıristiyan dünyası arasında Haçlı Seferleri’nden bugüne varlığını koruyan derin ve ürkütücü uçurum.

Yeniçağ İtalya'sında Müslüman Köleler

Avrupalı araştırmacılar, -yakın zamana kadar- Batı uygarlığının hiçbir olumsuz özelliği bulunmadığı iddiasını tekrarlamanın alışkanlığı ile, “talancı, soyguncu korsanların Akdeniz’de, yalnızca Cezayir, Tunus, Trablus ve Fas’tan çıktığını” ileri sürüyorlardı. Bu tezi çürütecek -‘özkaynaklarımıza’ dayanan sınırlı araştırmalar dışında- çok fazla sayıda ve yeterli yerli bilimsel çalışma da yok maalesef.

Karl Marx
19. Yüzyılda Yaşanmış Bir Hayat

Karl Marx hakkında hâlâ öğrenecek bir şey kalmış olabilir mi? Tarihçi Jonathan Sperber’in eseri, bu sorunun cevabının “evet” olduğunu kanıtlıyor. Bu biyografi her şeyden önce, klişeleşmiş ifadesiyle, “insan olarak Marx”ı tanımayı sağlıyor. Romantize etmeden, mitleştirmeden, zaafları içindeki büyüklüğünü anlatarak...

Bizim Avrupamız
Çözülüyor mu, Yoksa Başkalaşıma mı Uğruyor?

Avrupa, çoğu zaman sancılı olan dönüşümlerin, başkalaşımların tarihidir. Bir ve bölünmüş olmayı, farklılıkla birlik özlemlerini aynı zamanda içinde taşır. Hukukun ve keyfî kararların, demokrasi ve zulmün, medeniyet ve barbarlığın iç içe olduğu bir tarihtir bu.

Yüzyılı Anlamak
Evrensel Bir Tarih Yorumu

Büyük İngiliz tarihçi Eric Hobsbawm’ın 20. yüzyıla “kısa” demesinin nedeni, ona çok şey sığması ve çok hızlı geçmesiydi. Dan Diner’in bu çok yankı uyandıran kitabında yaptığı, filmi geriye sarmak ve en tehlikeli sahneleri ağır çekimde oynatmak... Onun mesafeli bakışı, zaten bildiğimizi varsaydığımız olayları başka bir gözle görmemizi sağlıyor.

Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek

Bilim tarihi yüzyıldan biraz daha yaşlı, dolayısıyla göreli olarak oldukça genç bir disiplin olsa da, öylesine baş döndürücü bir gelişme göstermiştir ki, bu disiplinin tarihini yazmak başlı başına bir iştir. Bilimlerin Geçmişinden Tarih Üretmek bilim tarihi yazıcılıgını üç evrede ele alıyor: İlk bilim tarihi eserlerinin yazılmaya başlandığı 19. yüzyılın son çeyreğinden 1930’lara kadar uzanan, daha çok pozitivist bir vakanüvisliğin etkisindeki birinci dönemi, kabaca 1930-1960 arasını kapsayan ikinci dönem izliyor. Ve nihayet bilim tarihinin akademik ve bilişsel kimliğinin oluştuğu, birçok bilim tarihi bölümü ve programının açıldığı 1960 sonrası üçüncü dönem. Gavroğlu bu üç döneme damgasını vurmuş bilim tarihçilerinin kimler olduğunu, eserlerini, tarihçilik anlayışlarını, basite kaçmadan ama sadelikten ve anlaşılırlıktan da ödün vermeden anlatmayı başarıyor.

İlkel Asiler
19. ve 20. Yüzyıllarda Toplumsal Hareketin Arkaik Biçimleri Üzerine İncelemeler

Eric J. Hobsbawm’ın klasikleşmiş eseri İlkel Asiler, köylü isyanlarından binyılcı hareketlere, mafia’ya, İspanyol anarşizminin isyancılığı ile köylü tasavvurlarına, İtalyan fasci’leri ile komünist hareketin ilişkisine, şehirlerde güruhların ayaklanmalarına ve 20. yüzyılın komünist işçi kalkışmalarına bakarak isyanın, eşkıyalığın tarihini ele alıyor.

Toplumsal Tarih Çalışmaları

Kapitalizme geçiş, azgelişmişlik ve emperyalizm tartışmaları uzun bir süre Türkiye’deki sosyal bilimlerin gündemini belirlemişti. Bu tartışmalar, nereden gelip nereye gittiğimizi, devlet-toplum ilişkilerini, siyasal ittifakların niteliğini anlamaya yönelikti. Çağlar Keyder’in Toplumsal Tarih Çalışmaları başlığı altında toplanan makaleleri bu sorulara cevap ararken, 16. yüzyıldan itibaren kapitalist dünya sisteminin kuruluşunu, farklı tarih ve kültürlerin ürünü olan Fransız ve İngiliz modellerini, Osmanlı İmparatorluğu ve değişme/modernleşme/gelişme sorunlarını ele alıyor.

Uygarlık Süreci / Cilt 2
Sosyo-Oluşumsal ve Psiko-Oluşumsal İncelemeler

Norbert Elias’ın, modernleşme sürecine ilişkin literatürün klasiklerinden olan Uygarlık Süreci’nin ikinci cildi, konusunun daha genel düzeyde bir tarihsel yorumuna yoğunlaşmaktadır. Elias, başyapıtının bu cildinde, uygarlık sürecinin Ortaçağ boyunca sosyo-oluşumunu, yani, uygar davranış kalıplarının oluşumuna zemin hazırlayan siyasal, iktisadî ve toplumsal dönüşümleri ele alıyor.

Militarist Modernleşme
Almanya, Japonya ve Türkiye

Murat Belge, Militarist Modernleşme’de Almanya, Türkiye ve Japonya’da yaşanan militarist modernleşme sürecini karşılaştırmalı örneklerle ele alıyor: Almanya örneğini İtalya, Japonya örneğini Hindistan ve Türkiye örneğini Yunanistan ile karşılaştırıyor.

Avam ve Görenek
İngiltere'de Geleneksel Popüler Kültür Üzerine Araştırmalar

Bugün etrafımızda böbreğini satarak yaşamaya, çocuğunu evlatlık vererek hiç olmazsa onun hayatını kurtarmaya çalışan insanlar gördükçe kendi utancımıza gömülüyoruz. Peki, ya insanlar yüz yıldan fazla süredir bu haldeyse? Bu soru, tekil failler bulmadan cevaplarla başa çıkmayı, yaşadığımız hayatı, bireylerin dünya üzerindeki varoluş şekillerini yeniden ve yeniden düşünmeyi gerektirdiği için rahatsız edici... E.P. Thompson da elbette kapitalizmin nasıl bir insani "dönüşüm" yarattığını, "neye", "niçin" artık eskisi gibi bakılmadığı sorusunu ihmal etmediği için önemli. Avam ve Görenek'teki makaleler baştan ayağa bu tür sıkıntılı soruların etrafında dolaşıyor.

Komintern ve İspanya İç Savaşı

Edward Hallett Carr, İspanya İç Savaşı’nı Komintern’in izinden giderek inceliyor. Olgun, mesafeli ve bazen haddinden fazla sakin bir dille iç savaşın nasıl kaybedildiğini anlatıyor. Kitap, iç politikadaki hizip ve mahfilleri, hesaplaşmaları, telaş ve heyecanlarıyla cephe gerisini betimlerken Sovyetler Birliği’nin güvenlik hedeflerinin ve diplomatik tercihlerinin İspanya devriminin akıbetini nasıl değiştirdiğini vurguluyor.

Büyük Petro

Hakkında daima çelişkili yorumlar yapılan, delilikle dahilik, despotlukla hoşgörü, dinsizlikle sofuluk, avamilikle entelektüellik, askerlikle salon adamlığa arasında hayranlıkla ve kahırla anlatılan biriydi Petro. Güvenliği polis gücüyle sağlanan, çöpleri toplanan, cadde üstündeki binaları restore edilen, bugünkü anlamıyla belediye hizmetlerinin yapıldığı, yolların ve köprülerin sürekli onarıldığı, ulaşımın kolaylaştırıldığı, kadınların ve her sınıftan insanların sosyal hayata katıldığı bir şehir hayatı düşünmüştü, bunu yollarını açtı, uyguladı.

Totalitarizmin Kaynakları 1 / Antisemitizm

Yahudi karşıtlığından farklı bir temelde, belki bir modern çağ yan etkisi sayılabilecek biçimde ortaya çıkan Antisemitik akımların doğuşunu, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla dönülen çağ aralığındaki gelişmeleri ele alan bir inceleme. Arendt, Totalitarizmin Kaynakları’nın birinci cildinde, 20. yüzyılda sayısız insan hayatına malolacak, soykırım girişimlerine, katliamlara, toplumsal hezeyanlara kapı aralayacak, ardından siyonist şiddetle karşı dramlar yaratacak bir eşiği analiz ediyor.

İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu

Thompson, İngiliz İşçi Sınıfı’nın Oluşumu’nda sınıfın nasıl kendisini oluşturan bir süreç olduğunu tartışır. Sınıfın, kültürel olarak değişen çevre, insan ilişkileri, kültürel yeniden yapılanmalar, inanç dünyası içinden zaman zaman kopan, ama yine tekrar ona dönen bir süreçte kendi kendisini “yapışı”nı anlatır. Sınıfı durgun bir kategori olarak algılayan, sadece “ajan”ların seyyaliyeti ve güç mücadelesinin güdümlü bir parçası olduğunu vazeden anlayışa karşı Thompson şarkılar, ilahiler, şiirler, yeminler, günlükler ve gazeteler vasıtasıyla tarihi canlandırır.

Ortaçağ Kentleri
Kökenleri ve Ticaretin Canlanması

Belçikalı büyük tarihçi Pirenne, Ortaçağ konusunda dünyanın öndegelen otoritelerinden. Eserleri arasında özel bir yeri olan bu kitap, Batı Avrupa’da ekonomik canlanma ve kent uygarlığının doğuşunu ele alırken tüccar sınıfının oluşumu, toprak köleliğinin ortadan kalkışı, burjuvazinin doğuşu ve belediye kurumlarının ortaya çıkışı gibi süreçlere ışık tutuyor.