Birikim Kitapları - 2. sayfa

Yüzeybilim Fragmanlar

Ulus Baker, noktalar ve konumların değil çizgilerin olduğu, sezgiyle hareket eden, toplumsal mücadelelerle, sanatlarla, bilimlerle bağlantılar kurarak ilerleyen bir düşünce geliştirdi... Elinizdeki kitap, onun düşünce akış şebekesidir.

"Daha Önceleri Neredeydiniz"
Dünden Bugüne Kıbrıs Müzakereleri

Kıbrıs müzakereleri... Bu başlık altında açılmış görüşmeler 40 yıldır, hem uluslararası toplumu ve hem de Kıbrıs’ta yaşayan iki halkı “meşgul” ediyor.

Türkiye'nin Linç Rejimi

“Linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır. Linçin sıradanlaştığı, kolektif bir utanç yaratmadığı, infiâl uyandırmadığı bir toplum, toplum olma vasfını yitirir.” Kitabın bu yeni baskısında, 6-7 Eylül olayları, popüler linç söylemi ve “Gezi” eylemleri dönemindeki linçlerle ilgili ilave yazılar yer alıyor.

Ergenekon’a Gelmeden
Türkiye’de Devlet Zihniyeti

Siyasî hayatımız bizi hep şaşırtıyor; bazen umutsuzluğa bazen isyana sürüklüyor. Çünkü toplumu ”devlete ait” sayan ve bizim için birtakım yaşam kalıpları öngören birileri, devlet uğruna topluma kıyıyor. “Susurluk”, toplumumuz için bir aydınlanma terapisi olmuştu.

Grundrisse

Grundrisse, Karl Marx’ın daha sonra yayımlamayı düşündüğü büyük eserine hazırlık niteliğinde doldurduğu defterleri kapsamaktadır. Defterler, Ağustos 1857-Mart 1858 arasında yazılmıştır ve bu halleriyle Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı (1859), Kapital’in ilk taslağı (1861-63), Kapital’in I. ve III. ciltleri (1864-66) ve nihayet Kapital’in II. cildinin (1867-70 ve 1877-78) yazılmasından oluşan dizinin ilk halkasını temsil eder.

Sosyalizmi Yeniden Düşünmek: 2
Sosyalizmde Devrim

Bu ikinci ciltte işlenen konuların büyük bir kısmını, kabaca tamamını, Ömer Laçiner Birikim’in 1975-80 arasındaki birinci yayın hayatında ele almaya başlamıştı. Bu nedenle, aralarında zaman zaman onbeş hatta yirmi yıllık zaman farkları olmasına rağmen, bu iki ciltte yer alan yazılarda süreklilik ön plana çıkıyor.

Sosyalizmi Yeniden Düşünmek: 1
Sosyalizmin Bunalımı: Ne Yapmalıydık?

Uluslararası sosyalist hareket 1970’ler boyunca ağır bir bunalım döneminden geçti. Sovyetler Birliği - Çin arasındaki kutuplaşmalar Vietnam’da olduğu gibi çatışmalara vardı; Afganistan’da olduğu gibi askerî darbe yoluyla “sosyalist devrim”ler yapıldı! Bu “sosyalist” ülkelerde ciddi halk muhalefetleri ortaya çıktı... Tüm bunlara rağmen hâkim “geleneksel sosyalizm” düşüncesini savunanlar, her şey yolundaymış gibi yollarına devam ettiler.

1917
Öncesi ve Sonrası

E. H. Carr, Bolşevik Devrimi’nin en geniş kapsamlı, gayrıresmî tarihini gözalabildiğine bir zenginlikle yazıya geçirmiş, süreci bir tarihçinin ciddiyeti ile ele almıştır.

Psiko - Politik Yüzleşmeler

Türkiye, derin bir çözülmenin yaşandığı, toplumsal bağların aşındığı dönemlerden geçiyor. Bu kitapta, Murat Paker’in daha önce Birikim dergisinde bu dönemlerdeki kimi gelişmelere dair yazılmış makaleleri biraraya getiriliyor. Paker, bu makalelerde Türkiye’nin ve ABD/İsrail’in her biri travmatik ve de oldukça netameli kimi meselelerini anlamak ve anlatmak için politik ve psikolojik analiz düzeylerini birbirlerini zenginleştirecek ve bütünleyecek tarzda bir arada kullanıyor.

Avam ve Görenek
İngiltere'de Geleneksel Popüler Kültür Üzerine Araştırmalar

Bugün etrafımızda böbreğini satarak yaşamaya, çocuğunu evlatlık vererek hiç olmazsa onun hayatını kurtarmaya çalışan insanlar gördükçe kendi utancımıza gömülüyoruz. Peki, ya insanlar yüz yıldan fazla süredir bu haldeyse? Bu soru, tekil failler bulmadan cevaplarla başa çıkmayı, yaşadığımız hayatı, bireylerin dünya üzerindeki varoluş şekillerini yeniden ve yeniden düşünmeyi gerektirdiği için rahatsız edici... E.P. Thompson da elbette kapitalizmin nasıl bir insani "dönüşüm" yarattığını, "neye", "niçin" artık eskisi gibi bakılmadığı sorusunu ihmal etmediği için önemli. Avam ve Görenek'teki makaleler baştan ayağa bu tür sıkıntılı soruların etrafında dolaşıyor.

Medeniyet Kaybı
Milliyetçilik ve Faşizm Üzerine Yazılar

Tanıl Bora Medeniyet Kaybı’nda, milliyetçiliğin cumhur ve cumhuriyet fikriyle kurduğu ilişkiyi, cumhuru yalnızca bir kütle kabul eden, cumhuriyetin fikri değerlerini değil şekli ayrıntılarını yücelterek kütle kabulünü ve arzusunu süreklileştiren yönlerini ele alıyor.

Batı Marksizmi Üzerine Düşünceler

Perry Anderson, Batı Marksizmi Üzerine Düşünceler’de Batı’daki Marksist düşüncenin 19. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan hikâyesini anlatır. Marx’la başlayan mirasın arkaplanda yer aldığı kitapta, yaşanan tartışmalar Lenin’den Frankfurt Okulu’na, İkinci Dünya Savaşı’ndan 1980’lere kadar değerlendirilirken, aynı zamanda Marksizmin etkili bir düşünce hareketi olarak var olduğu bir dönem ele alınır.

İngiliz İşçi Sınıfının Oluşumu

Thompson, İngiliz İşçi Sınıfı’nın Oluşumu’nda sınıfın nasıl kendisini oluşturan bir süreç olduğunu tartışır. Sınıfın, kültürel olarak değişen çevre, insan ilişkileri, kültürel yeniden yapılanmalar, inanç dünyası içinden zaman zaman kopan, ama yine tekrar ona dönen bir süreçte kendi kendisini “yapışı”nı anlatır. Sınıfı durgun bir kategori olarak algılayan, sadece “ajan”ların seyyaliyeti ve güç mücadelesinin güdümlü bir parçası olduğunu vazeden anlayışa karşı Thompson şarkılar, ilahiler, şiirler, yeminler, günlükler ve gazeteler vasıtasıyla tarihi canlandırır.

Bir Zümre, Bir Parti
Türkiye'de Ordu

Ordu, Türkiye siyasetinde bilinen ağırlığının yanısıra, iktisadi alanda da OYAK ile doğrudan, savunma sanayii ile de dolaylı olarak hayli etkin bir öznedir. Bu güç, Türkiye toplumunun tarihsel-kültürel kimlik tasavvurundaki militer değerlerden beslenmiş ve orduyu kurum olarak -halen de sürmekte olan- hegemonik konumuna getirmiştir. Bu konumu nedeniyle ordu hakkında nesnel-eleştirel bilgi ve yorum kanalları kıt ve kısıtlı kalmış, hattâ tabu sayılagelmiştir.

Neo-Liberalizm
Hegemonyanın Yeni Dili

Yazılar, yaşanan süreç esnasında bir karşı çıkış belgesi niteliği taşıyor; neo-liberalizmin etkisinin azaldığı, karşı hareketlerin geliştiği bu dönemde bu kâbustan uyanmak için yeniden okunmayı hak ediyor.

Nostalji ile Ütopya Arasında

“Açıkçası, benim itirazım, metinlerin dışında hayat olmaması değil, tam tersine, metinlerin içinde hayat olmamasına yönelik. Hayatla her türlü temasını yitirmiş, soyut değil –hangi yazı soyut değildir ki?- ama son derece soğuk bir yazı yığını içinde eşelenip duruyoruz. Aradığımız, azıcık da olsa bir sıcaklık...” Şükrü Argın, her şeyin metalaştığı bir “şimdiki zaman diktatörlüğü”nde, bu cehennemî labirentte, umutla yolunu arıyor.

Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu? Avrupa Birliği ve Türkiye

Türkiye tarihinin son iki yüz yılına damgasını Batılılaşma vuruyor. Bir çizgide ilerlemiyor bu süreç, bir adım ileri iki adım geri. Sakallı Celal’in dediği gibi “Batı’ya giden gemide, Doğu’ya koşuyoruz”. Murat Belge, kitapta toplanan yazılarında bu sancılı sürecin son etabını, Avrupa Birliği sürecini anlatıyor. Sekiz yıla yayılan zaman dilimindeki yazılardan sürecin zorluklarını daha iyi görebiliyoruz.

Marx ve İnsan Doğası

“ Feuerbach, dinsel özü, insan özüne indirger. Ama insan özü, tek tek her bireyde doğuştan bulunan bir soyutlama değildir. Bu öz gerçekte toplumsal ilişkiler bütünüdür. Gerçek özün eleştirisine girmeyen Feuerbach, dolayısıyla: 1-Tarihsel akıştan koparak, dinsel duyguyu kendi içinde sabitleştirmek ve soyut – yalıtılmış- bir insan bireyini öncülleştirmek; 2-Dolayısıyla da bu özü ancak “tür” olarak, birçok bireyi doğal bir biçimde birbirine bağlayan içsel, dilsiz bir genel özellik olarak kavramak zorunda kalır.”

Taşra Epiği
“Türk” İdeolojileri ve İslâmcılık

“... Türkleştirme ameliyesi, eklemlendiği her ideolojik yönlenimin tarihselliğinde verili bulunan pozitif işlevi ortadan kaldırıyor ve gerçeğinin sadece kötü bir kopyası olarak varkalmasını sağlıyor. İkincisi de, bu ‘ millileştirme’ çabasının sonucunda ortaya çıkan ‘ürün’, hem kastedilen millî oluşa hem de millileştirilen ögeye uzak kalıp, sadece adıyla varolabildiğinden Türkiye’deki hegemonik bütünün takviyesine katkıda bulunuyor…

Sanat ve Edebiyat Üzerine

Sanat ve edebiyat yapıtlarına dair değerlendirmelerinde kendilerinden sonrakilerin kimi zaman muhafazakâr sayılabilecek şematizmine nazaran Marx ve Engels daha çekincesiz, nüktedan ve muzipçe davranmaktan çekinmediler; eleştiriyi ihmal etmeden sanat ve edebiyattan katıksız bir zevk almaktan kendilerini mahrum bırakmadılar. Bu nedenle Sanat ve Edebiyat Üzerine kendisini de zevkle okutan önemli bir eser.

Evrensellik, Kimlik ve Özgürleşme

1970’lerden itibaren modernlik eleştirilirken, hiçbir ortak paydada eşdeğerlenemez bir mutlak “farklılığın”, eşitlikten daha önemli olduğu vurgulandı. Siyasal planda ise, kendi iç çelişkilerinde yıpranan, cazibe gücünü yitiren evrensel eşitliğe dayalı özgürlük anlayışının yerini “kimlikler savaşı” almaya başladı. Kültürel kimlikler, cinsel kimlikler, etnik kimlikler, siyasetin önde gelen temaları oldular

1844 El Yazmaları

1843-46 Marx'ın klasik iktisatçılarla ilk tanıştığı yıllardır; bu süre içinde Marx, burjuva iktisadının kavramlarını burjuva iktisadına karşı kullanmak diye tanımlayabileceğimiz bir yöntemle uzun, bir kısmı kaybolmuş defterler doldurur. 1844 El Yazmaları burjuva politik iktisadını ve burjuva iktisat sistemini eleştiren "genç" Marx'ın ilk iktisadi araştırmalarının müsveddeleridir.

Yeni Bir Sol Tahayyül İçin

Birikim'den seçilen bu makaleler, yeni bir sosyalist-sol tahayyül için rehber teşkil etmiyor. Daha çok, yeni bir tahayyülün ufkunu anlık olarak ışıtan işaret fişekleri atıldığını söyleyebiliriz.

Aşındırma Denemeleri

Bu kitapta göz önündeki birçok konuyla ilgili aşındırma denemesi yer alıyor: Kapitalizmin "doğası" ya da işleyiş mantığı... Psikanaliz kuramı... İslâmcılık... Milliyetçilik... Marksizm ve Marx’ın kuramı... Sol Hareket, ÖDP...