Araştırma-İnceleme - 2. sayfa

Ulusaşırı Adaletin Sınırları

Dilek Kurban, Ulusaşırı Adaletin Sınırları’nda uluslarüstü mahkemelerin, etno-politik çatışmalar bağlamında, azınlıklara fiziksel şiddet ve politik baskı uygulayan otoriter rejimleri etkili bir şekilde denetleyebilmek için sahip oldukları olanakları ve önlerindeki engelleri sorguluyor. Bu amaçla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’de devam eden Kürt çatışmasıyla ilişkisini ele alıyor.

Kırılgan Umut
Türkiye'de Göç ve Aidiyetin Sınırları

Ayşe Parla, Kırılgan Umut’ta tam da bu süreci mercek altına alıyor. Doğu Bloku’nun çöküşünden sonra, ekonomik sebeplerle Türkiye’ye göç etmeyi seçen Bulgaristanlı göçmenlerin deneyimlerini yansıtan Parla, onların makbullük hiyerarşisi içindeki yerine bakıyor ve devletin bu hiyerarşiyi var eden kriterlerine dikkatimizi çekiyor. Umudun ve güvencesizliğin ontolojisine eğilirken göçmenlerin kendi sesine, sözüne yer veren Kırılgan Umut, hem farklı göçmenlik kategorileri hem de aidiyet hissi üstüne düşünmek için yeni bir zemin, incelikli bir bakış açısı sunuyor.

Devletin Subayı, Subayın Devleti
Cuntalar, Darbe ve İktidar Savaşı (27 Mayıs 1960)

Nesimi Gökşen’in Devletin Subayı, Subayın Devleti kitabı, 27 Mayısçıların ama onun da ötesinde 27 Mayıs’a giden yolda asker içerisindeki öbekleşmelerin temel motivasyonunu anlamaya çalışıyor.

Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim
Pendik Örneği

Yeni Nesil Popülizm ve Kentsel Gerilim’de Sema Erder, yaklaşık 25 yıl önce yaptığı Pendik araştırmasını yenileyerek, capcanlı bir kentsel değişim hikâyesi anlatıyor. Bu hikâye üzerinden, Türkiye’nin toplumsal değişim dinamiklerine dair keskin gözlemlerde bulunuyor.

Cumhuriyet: Asırlık Bir Muhasebe

Cumhuriyet: Asırlık Bir Muhasebe, özlü bir hesap özeti. Yedi başlık altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinin yoğunlaştırılmış bir değerlendirmesi.

Geçmişin İzleri
Altmışlı ve Yetmişli Yılların Kolektif Belleği

Özge Özdemir Geçmişin İzleri’nde kapsayıcı, özgün bir anlatı kuruyor. Dönemin tanıklarının gözünden hayatın ritmini paylaşıyor. Burada mini etekler, İspanyol paçalar, gür bıyıklar ve kulaklara dolan türlü müzikler de var, Yassıada yargılamaları, sokak çatışmaları ve kavgalı yılların okul anıları da... Sağcılar ve solcular da var, siyaseti hiç hayatına sokmamış olanlar da... Kadınlar da var, erkekler de...Geçmişin İzleri sadece nostaljik bir bellek anlatısı olmanın ötesine geçen, altmışları ve yetmişleri kültürün, siyasetin, sosyal yaşamın birçok alanını kuşatarak anlatan özgün bir çalışma olarak öne çıkıyor.

Cumhuriyet'in Diplomatı Olmak
Erken Cumhuriyet Dönemi Büyükelçileri Üzerine Prosopografik Bir İnceleme

Müzeyyen Ezel Ünal, erken cumhuriyet dönemi diplomatlarının bu misyon içindeki karakteristiklerini inceliyor. Batılı eğitim almış, iyi yabancı dil bilen, Mustafa Kemal’in ve yakın çevresinin güvenini kazanmış kişilerden oluşan bu zümrenin mesleki ideolojisinin ve habitus’unun oluşumunu ve kendi içindeki gruplaşmalarını görüyoruz. Yeni Türkiye’nin modern kadınının dış dünya gözündeki temsilcileri olma misyonunun yüklendiği “sefireleri,” yani büyükelçi hanımlarını da ihmal etmeden...

Gönüllü Çocuksuzluk
Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket

Amy Blackstone, çocuk sahibi olmama kararının da tıpkı olma kararı kadar doğal olduğunu, bu kararı alan insanların bencil damgası yemelerinin haksızlık olduğunu ve aslında genel kanının aksine gönüllü çocuksuzların da çocukları sevdiklerini, hatta onlara çocuklu ailelerden daha fazla zaman ve imkân tanıyabildiklerini hem kendi deneyimlerinden yola çıkarak hem de bulgulara dayanarak anlatıyor.

Kayıp Halk
Günümüzde Yoksulluk Halleri

Necmi Erdoğan, yoksulları “yeniden dinliyor” bu kitapta: 2001’deki Yoksulluk Halleri çalışmasıyla mukayese içinde, Türkiye’de yoksulluğun değişen ve değişmeyen çehrelerine dair gözlemlerini sunuyor.

Şekâvet, Hıyânet, İsyan
Geç Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Eşkıyalık

Şekâvet, Hıyânet, İsyan’da 19. yüzyıl Osmanlısı’ndan Cumhuriyet’e uzanan dönemde, genel olarak eşkıyalık olarak adlandırılan, kaçakçılık ve isyan hareketlerini de içeren pratikler ve söylemler ele alınıyor.

Boğaziçi’nin Büyülü Sesi
Denizkızı Eftalya
Dönemi, Yaşamı ve Çevresi

Bilen Işıktaş, kapsamlı araştırması Denizkızı Eftalya’da Türkiye’nin ilk assolistinin yaşam öyküsündeki sis perdesini aralıyor, birçok yeni belge ve bilgiyi gözler önüne seriyor: Bir Rum kızı nasıl en büyük yıldızlardan birisi haline geldi? Nasıl bir müzik çevresine sahipti? Osmanlı’nın çözülüşünden Cumhuriyet’in modernleşme sürecine uzanan günlere nasıl tanıklık etmişti? Dönemin sosyal, kültürel arka planında, gündelik yaşamında neler oluyordu?

Türkiye'de Balkanlar

Bu çok yönlü derlemede, Türkiye’deki Balkan etkisi ve varlığı enine boyuna ele alınıyor: “Muhacir” sözcüğüyle neredeyse özdeşleşmiş Balkan muhacirleri ve göç politikası... Bu uzun göç tarihinin hafızadaki izleri ve nostaljisi... Kadınların evlilik tecrübesiyle kesişen, çocukları yalnızlığa iten kendine mahsus göç hikayeleri... Ticari ilişkiler... Türkiye’deki Balkanlı dernekleri... Rumelili-Anadolulu gerilimi... Türkiye’nin Balkanlar politikası... Müzik... Gastronomi... Balkan coğrafyası ve halklarıyla ilgili geniş bilgi içeren bir kaynağa kitaptaki karekodla erişme imkânı veren Türkiye’de Balkanlar, bize Türkiye’nin başka bir çehresini gösteriyor, Türkiye’yi anlamanın başka bir anahtarını veriyor.

Fetvayla Yol Göstermek
Alo Fetva Hattı, Vaizeler, Gündelik Hayat Tavsiyeleri

Fetvayla Yol Göstermek, İslâmî feminizmin, ataerkil ideolojiye ve geleneksel fıkıh’a karşı kaynakları yeniden yorumlama çabasından ilham alıyor. Ayrıca, Türkiye’de “dinî” ile “seküler”in karşıtlıklarını ve “karışımlarını” yeniden düşünmek için verimli bir örnek sunuyor.

Fötr Şapkalı Şıh
Cumhuriyet Sekülerleşmesi ve Taşra

Fötr Şapkalı Şıh, devlet-toplum ilişkilerine taşradan bakmanın analitik olanaklarını ortaya koyması bakımından da önemli. Taşrayı tamamen tabî konumda, taşradaki aktörleri tamamen pasif ve güçsüz olarak tasavvur etmenin yanlışlığını gösteriyor. Keza, sekülerleşme bağlamının dışında, genel olarak, popüler gündelik direniş stratejilerine dair değerli bir malzeme sunuyor.

Eğlencesiz Eğlence
Erken Cumhuriyet Türkiyesi'nde Eğlence ve Siyasal iktidar

Mehmet Kendirci, Eğlencesiz Eğlence’de erken cumhuriyet döneminin eğlence politikasını analiz ediyor. Sefahat içinde yozlaşmış, Bizans kalıntısı olarak görülen İstanbul’a karşı, temiz ruhlu ve yozlaşmamış “Türk” sayılan Anadolu’yu (ve Ankara’yı) yücelten bir anlayış var bu politikanın arkasında. Eğlence hayatını, kurulmakta olan “yeni Türkiye”ye uygun ve “modern” bir şekilde “disiplinli ve düzenli” kılma arayışı var.

Türkiye’de Refah Devleti ve Siyaset
Siyasi Elitler Arasındaki Rekabet ve Toplumsal Hareketler Bir Refah Devletini Nasıl Yarattı?

Erdem Yörük’ün Türkiye’de Refah Devleti ve Siyaset kitabı ise istihdam temelli sosyal güvenlik politikalarından gelir temelli sosyal yardım politikalarına doğru bir geçişi tespit ediyor. Fakat bunu tespit ederken refah politikalarının anlamlandırılmasında taban siyasetini merkeze alan akademik geleneğe yaslanıyor. Dolayısıyla refah sistemlerinin dönüşümünü (yapısal unsurlara indirgemeden), enformel proletaryanın politik talepleri ile siyasi elitler arasındaki rekabeti dinamik bir ilişki olarak kurgulayarak anlamaya girişiyor. Bu yönüyle sosyal yardımların genişlemesinin politik anlamına dair daha derin bir kavrayış sunuyor.

Türklük: Hüzünlü Bir Bağ
Ulus-Devlet, Milliyetçilik, Etnik Kimlik: Bir Çaykara Etnografisi

Milli kimlik inşasının sadece tepeden aşağı bir iktidar tasarrufu değil, yer yer direnişlerle, yer yer pazarlıklarla biçimlenen dinamik yönünü gösteriyor kitap. “Türklük hali”nin veya “halleri”nin, toplumsal yaşam deneyimi içinde nasıl şekillendiğinin keşfine çıkıyor.

Eleştirel Psikoloji
Yaklaşımlar, Gündemler, Tartışmalar

Eleştirel Psikoloji derlemesindeki yazılar, kurama ve yönteme eğiliyor; eleştirel yaklaşımların ve eleştirel gündemlerin ayrıntılı bir taramasını yapıyor. Marksizm-psikanaliz diyaloguyla, postkolonyal teoriyle ve Fanon’la, Foucault’yla, feminizmle, neoliberalizm eleştirisiyle düşünsel ilişkiler üzerinden, alanın kuramsal etkileşiminin ufkunu önümüze seriyor.

"Suriyeliler Her Yerde!"
Yerliler ve Göçmenler

“Suriyeliler Her Yerde!”, Suriyeli göçmenler hakkında doğru bilinen yanlışların son derece canlı örneklerini ortaya koyuyor. Göçmenler ve “yerliler” arasındaki karşılaşmaların, etkileşimlerin çok yönlü dinamiğine ışık tutuyor.

Prekarya
Yeni Tehlikeli Sınıf

Standing, “küreselleşmenin çocuğu” dediği prekarya olgusunun oluşumunu, dünyasını ve çelişkilerini büyük bir sarahatle tasvir ediyor kitabında. Prekaryanın iç ayrımlarını, tâbi olduğu sömürü mekanizmalarını zengin bir örnek dökümüne dayanarak inceliyor. Yeni  bir emek hareketi için ipuçları çıkartmaya da yarayan bir analiz bu.

Balkanlar'ı Tahayyül Etmek

Balkanlar’ın 21. yüzyılda yaşamakta olduğu değişimi de ele alan yeni bir sonsözün ilave edilmesiyle güncellenen Balkanlar’ı Tahayyül Etmek, pek çok açıdan klasik sayılan, önemi tartışılmayan bir başyapıt.

Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi
İstisnai Cumhuriyetten Parsellenmiş Devlete

Zafer Yılmaz, Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi: İstisnai Cumhuriyetten Parsellenmiş Devlete kitabında, Erdoğan rejimini çelişkileriyle birlikte anlamanın yollarını arıyor. Farklı mecralarda yayımlanmış yazılarını bir araya getirdiğimiz bu kitap, böylece kurumsal yıkım, olağanüstü iktidarın inşası, stratejik yasallık, yurttaşlığın marjinelleştirilmesi gibi rejimin farklı bileşenlerine odaklanmayı mümkün kılıyor. Bunun yanında, cumhuriyetçi demokrasi kavramını öne sürerek bir reçete değilse bile yeni bir başlangıcın toplumsal motivasyonunu rejim tartışmasına dahil ediyor.

Türkiye'de Yerel Siyasette Kadınlar
Dışlanma Döngüleri

Türkiye’de Yerel Siyasette Kadınlar’da Lucie Drechselová, farklı sosyo-politik özelliklere sahip illerde yaptığı saha çalışmasının ve görüşmelerin zengin malzemesine dayanarak, Türkiye’de kadınların yerel siyasette var olma mücadelesini enine boyuna inceliyor.

Ekmek, Dükkân, Devlet: Türkiye’de Esnaf
Perşembe Pazarı Örneği

Müge Neda Altınoklu, Ekmek, Dükkân, Devlet’te Türkiye’de esnafın sınıfsal konumunun 1980’lerden itibaren hızlanan dönüşümünü inceliyor. Haksız rekabet ve mağduriyet duygusunun ağırlaştığı, “Dayanacak gücümüz kalmadı” serzenişinin rutinleştiği bir süreçte, esnafın kendisini nasıl konumlandırdığına bakıyor. Bir zamanlar “Hırdavatın Paris’i” denen İstanbul Perşembe Pazarı örneğinde, somut deneyimi gözleyerek...