Tarih - 24. sayfa

Türklerin Elinde Bir Alman Tacir

16. yüzyılın ikinci yarısında, ticaret yapmak ve Doğu’yu tanımak amacıyla yollara düşen Krafft’ın Trablusşam, Lübnan, Halep üzerinden hapishane hücresine uzanan macerası, anıları, gözlemleri... Yabancı gözüyle, 16. yüzyılın Osmanlı-Doğu-Ortadoğu hayatı, Türk erkeği, Müslüman kadını, ticaret anlayışı, gündelik ilişkiler, gelenekler, alışkanlıklar, kozmopolit toplumsal yapının yansımaları, hapishane koşulları.

Uzakların Ötesinde

Dünyanın hemen hiç durulmadığı son yirmibeş-otuz yıl boyunca, kamerasıyla, nice önemli olayın tanıklığını, belgeselciliğini yapan Güneş Karabuda’nın zengin birikiminden satırlar ve kareler: Castro’nun Küba’sından Allende’nin Şili’sine, Afrika’nın Kalahari Çölü’nden Amazon ormanlarına, Endonezya katliamından ‘68 Paris’ine...

Cumartesi Anneleri

Berat Günçıkan’ın Cumartesi Anneleri’ndeki röportajları, Erzade Ertem’in çok şey söyleyen fotoğraflarıyla birlikte, “kayboluş” öykülerini ve kayıp yakınlarının acılarını anlatıyor. Cumhuriyet tarihinin en acı, en kabul edilemez, en yüz kızartıcı sayfalarından birini... Cumartesi Anneleri, bu sayfayı kapatmak, unutturmak isteyenlerle, “Neredeler?” sorusunun peşini bırakmayanların mücadelesinde, insanî olanı, umudu tüketmeme kararlılığını simgeliyorlar.

Türkiye'de Tarihin Saptırılması Sürecinde
Türk Sufiliğine Bakışlar

Heterodoks Halk İslâmı’nın farklı kültürleri bağdaştırıcı özelliğini, tasavvufî-mistik karakterinin baskınlığını ve mehdîci niteliğini sergileyen Ahmet Yaşar Ocak, Türk İslâmı’nın dört önemli kişiliğini özellikle ele alıyor: Ahmed-i Yesevî, Mevlâna Celâleddin-î Rumî, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Velî.

Büyük Cihad'dan Frenk Fodulluğuna

Ekmeleddin İhsanoğlu, Osmanlı bilim tarihi alanındaki en yetkin isimlerden biri; ilk el kaynaklara uzanan çalışmalarının ışığında yeni sözler söyleyen, yeni saptamalarla ortaya çıkan bir araştırmacı. Büyük Cihad’dan Frenk Fodulluğuna, İhsanoğlu’nun beş makalesini ve ayrıntılı değerlendirmelerini içeriyor.

İstanbul 1914 - 1923

Stefanos Yerasimos’un yayına hazırladığı eserde, İstanbul’da imparatorluğun çöküşü, mütareke ve işgal yılları, yeni bir devletin doğum sancıları, şehrin kozmopolit yapısı, gündelik hayatında önemli yeri olan azınlıklar, Rumlar, Yahudiler, Beyaz Ruslar değişik yorumlarla dile getiriliyor.

Dizginsiz Bir Sabırla

Tomás Borge, Sandinist hareketin kurucularından. Yola birlikte çıktığı arkadaşlarının tümü öldü, anı yazma işi Borge’ye düştü. Dizginsiz Bir Sabırla’da Borge’nin sofu bir anneyle başetmeye çalıştığı, kız peşinde koştuğu yeni yetmelik dönemi var. Sonra Sandinist Halk Kurtuluş Cephesi’nin kurucusu Carlos Fonseca’nın hayatı. Ve tabii ki, Nikaragua Devrimi’nin zorlu, acılı, şiirli, şarkılı, dayanışmalı, bol kayıplı ve hep umutlu hikayesi. Sahici bir devrimin uzun yolu.

Türkiye'de Milli Şef Dönemi Cilt 2
(1938-1945)

Cumhuriyet tarihinin bütününü kavrayabilmek için bir temel kaynak niteliğindeki Millî Şef Dönemi’nin ikinci cildi, Saydam hükümetinin kuruluşuyla ve önemli bir soruyla başlıyor: İnönü’nün 1939’daki İstanbul Üniversitesi konuşması, demokrasi müjdesi miydi?

Türkiye'de Milli Şef Dönemi Cilt 1
Dönemin iç ve dış politikası üzerine bir araştırma

Koçak’ın iki ciltlik araştırması, Atatürk döneminin son siyasal tecrübelerinden Savaş’ın bitimine dek uzanıyor: Türkiye, dış politika açısından “netameli” ve bir dönemi geride bırakmış; iç siyasal gelişmeler, bugün bile izleri silinmemiş karar, uygulamalarla biçimlenmiş, iktisadî alanda önemli değişimler yaşanmıştır.

İstanbul'a Bir Kent Kondu: Ümraniye

Sema Erder’in yönettiği ve yazıya döktüğü, Ümraniye’yi bir “konut alanı” olarak inceleyen, örneğine pek rastlanmayan değerdeki bu alan araştırması kitap olarak yayımlandığı yıl (1996), “Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü”nü kazandı. Gecekondulardan “aile apartmanları”na, muhtarlardan “belediyeciler”e, hemşehri derneklerinden arkadaşlık ilişkilerine, kısa sürede kendi işini kuranlardan işsizlere, memleketlerin buluştuğu yeni “memleket” Ümraniye...

İstanbul Haneleri

1880-1940 döneminin İstanbul’u ve İstanbullu’su evlilik, aile ve doğurganlık ilişkileri açısından ele alındığında, tahmine ve kanıya dayalı çizgilerin çok dışında bir tablo çıkıyor ortaya. İstanbul, başka bir Müslüman kentinde ya da Ortadoğu kentinde rastlanmamış özgün bir modelin sahnesi olarak gösteriyor kendini.

Tekinalp
Bir Türk Yurtseveri

Moiz Kohen ya da Türkleşmiş adıyla Munis Tekinalp: Yahudi kökenini hep ikinci plana itmiş; dindaşlarını da bu yola çekmeye, Sela- nik’ten İstanbul’a kadar tüm Yahudileri “Türkleştirme”ye çalışırken işi onlara yeni bir “On Emir” önermeye kadar bir Türk milliyetçisi... Saygın araştırmacı Prof. Jacob M. Landau’nun hazırladığı kitapta, Tekinalp’in Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e uzanan düşünsel serüveni, hem kendi yazılarından örneklerle hem Landau’nun değerlendirmeleriyle akıyor.

Türk-Yunan İmparatorluğu
Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış

Kitsikis’in Türk-Yunan İmparatorluğu üzerinden yansıtmaya çalıştığı temel tez, Yunan milliyetçilerini öfkelendirmiş, tarihçiler arasında tartışma yaratmıştı. Yazarın kendi sözleriyle: “Osmanlı İmparatorluğu, Yunanlılar için ‘400 yıllık bir kölelik’ dönemi değil, tam tersine, Yunan kültürünün kesin surette katkıda bulunduğu ve Yunanlıların öğünç duymaları gereken, evrensel tarihin görkemli bir yapıtıdır.”

Mezopotamya ve Eski Yakındoğu

53 harita; 342’si renkli 468 resim Mezopotamya haklı olarak “uygarlığın beşiği” diye adlandırılmıştır. Toplumsal kalkınma ve insanlığın ilerlemesi için gerekli temeller, antik dünyanın Dicle ile Fırat ırmakları arasında uzanan (Mezopotamya, Yunanca Mesopotamia “ırmaklar arasındaki ülke” anlamına gelir) ve bugün Irak ve Suriye olan toprakların bir bölümünü kapsayan bu bölgesinde atılmıştır.

Aleviler, Sünniler ve... Öteki Sivas

Sivas: Bir “ateş” şehri; 16. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan kesintisiz göçün, “kaçış”ın çıkış noktası; bir dönem Birlik Partisi’nin, Aleviler’in kalesi; madımak bitkisinin, Madımak türküsünün ve Madımak Oteli’nin toprağı... Yüzyıllar öncesinden bugüne Sivas’ın ve “Sivaslı”nın hikayesi.

Osmanlı İmparatorluğu'nda Sosyalizm ve Milliyetçilik (1876-1923)

Lozan Antlaşması’na kadar “azınlık” olarak tanımlanmayan etnik ve dinî unsurlar; çerçeveyi biraz daraltırsak gayrı-müslim Osmanlılar hemen hemen bütün Batılılaşma akımlarında olduğu gibi sol fikir ve hareketlerin yayılmasında da öncülük etmişlerdi: Bugüne kadar ışıkla ve yazıyla gerektiğince buluşamamış, önemli bir tarih kesiti. Zürcher, Feroz Ahmad, Adanır, Dumont, Noutsos, Yalımov ve Ter Minassian'ın makaleleriyle...

Devlet ve İşadamları

Cumhuriyet’in ilk yıllarından 90’lara, Türkiye’nin “girişimcilik” tarihi ve devletle işadamlarının bir türlü gevşemeyen ilişkileri... Holdingleşme eğiliminin köklerinden liberalizmin tanımına ve Türkiye’deki algılanış biçimine, girişimci derneklerinin işlevinden Türkiye’nin iktisat politikalarındaki dönüm noktalarına... Yetmiş küsur yıllık bir süreç üzerine derinlikli tezler...

İstanbul'da Gündelik Hayat

Nüfus, cemaatler, tarikat faaliyetleri, esnaf gelenekleri, eğlence kültürüyle Osmanlı dünyasının merkezi İstanbul ve İstanbul’da yaşayanların, İstanbullu olanların kimlik arayışları... Yeniçeriler’in, Mevlevî dervişlerinin, Beyoğlu levantenlerinin ve diğerlerinin kültürle, şehirlerle, mekanlarla alışverişleri; hayatlarına çizdikleri çizgilerle paylaşım alanı dışında bıraktıkları.

Sokak Savaşı Yılları

68 kuşağının önemli isimlerinden, hem Doğulu hem Batılı, aileden solcu, bugün hala solcu, 68’de çok gezinmiş çok dolaşmış bir eylemcinin, Tarık Ali’nin tam anlamıyla “uluslararası” anıları, değerlendirmeleri: İngiltere, Fransa, ABD, Vietnam, Bolivya, Kamboçya, Almanya, SSCB, Küba, Prag... Che, John Lennon, Mick Jagger, Castro, Pol Pot, Regis Debray... Ve bugüne ait bir final, Yeni Sağ’ın rüzgarına kapılan 68’lilerin “manevî akıbetleri”.

İstanbul Kazan Ben Kepçe

Tamamlandığında İstanbul’u temel alan bir gündelik hayat ve sosyal tarih ansiklopedisi niteliği kazanacak Sermet Muhtar Alus Kitapları’nın ilki... Alus’un 1938-39 yıllarında Akşam gazetesinde tefrika edilmiş yazılarından derlenen bu kitap, eski İstanbul’un semtlerini ve insanlarını anlatıyor.

1908 Devrimi

Bu kitapta 1908 Devrimi'ne giden yolun hikâyesi anlatılıyor. Türk tarih yazımında kabullenilmiş "2. Meşrutiyet" tanımı, 1908'de yaşanan siyasal dönüşümün çapını yansıtmaktan uzaktır. Zira 1908'de "meşrutiyet" çerçevesini aşan bir siyasal rejim değişikliği olmuştur. Hükümet artık yalnızca halk tarafından seçilmiş bir meclise karşı sorumlu hale gelmiştir. ...

Galata Köprüsü

Galata Köprüsü, altıyla üstüyle Köprü’yü ama “eski ve hakîki” Köprü’yü özleyenlerin kitabı. Necdet Sakaoğlu’ndan “Haliç Köprülerinin Kısa Tarihi”, Refik Durbaş’ın Köprü üzerine yazıları ve Köprü’yü yazarken kentin de tarihine renk savuranlar: Sait Faik’ten Orhan Veli’ye, Fazıl Hüsnü’den Can Yücel’e, Yaşar Kemal’den Nazım Hikmet, Mehmed Kemal ve Refik Halid’e lokma lokma Köprü tarihi...

Eski Yunan Tarihi

Günümüz Batı uygarlığını anlayabilmenin yolu, öncelikle eski Yunan tarihini ve uygarlığını bilmekten geçer. Fakat şu da bir gerçektir ki, eski yunan uygarlığının filizlenmeye başladığı yer Batı Anadolu, özellikle lonia’dır. Kent-devlet-lerinin ortaya çıkışı, sikkenin icadı, ilk doğa filozoflarının yurdu ve biilmsel düşüncenin temeli lonia’dadır. Bu kitapta, eski Yunan tarihi kronolojik bir düzen içinde ana çizgileriyle ele alınıyor.

İstanbul'dan Sayfalar

İstanbul’u, kenar mahallelerinden surlarına, kahvelerinden kütüphanelerine, mezarlıklarından meyhanelerine gezmiş, tanımış bir “İstanbulsever”den hem araştırma hem sohbet... Babıali’den aydın portreleri, Beyoğlu’nda Venedik Sarayı, Fransız Devrimi’yle İstanbul’un ilişkisi, Gümüşsuyu-Taksim hattından son yüzyılın panoraması; İlber Ortaylı’nın gözünden, az bilinen bir İstanbul.